Ve iki deniz bir olmaz. Bu tatlıdır, susuzluğu gidericidir, içmesi kolaydır; şu da tuzludur, acıdır (içilmez)! Bununla berâber her birinden tâze bir et (balık) yersiniz ve (inci, mercan gibi) kendisini takınacağınız bir ziynet (eşyâsı) çıkarırsınız. Ayrıca gemileri onda suyu yara yara giden (vâsıta)lar olarak görürsün ki O'nun lütfundan (rızkınızı) arayasınız. Ve tâ ki şükredesiniz. ﴾12﴿
(O,) geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katar; hem güneşi ve ayı (emrine)boyun eğdirmiştir. Herbiri belirli bir vakte kadar (yörüngesinde) akar gider. İşte Rabbiniz olan Allah, bu (ni'metleri veren)dir. Mülk O'nundur. O'ndan başka (kendisine) yalvarmakta olduklarınız ise, bir çekirdek zarına bile sâhib olamazlar! ﴾13﴿
Eğer onlara yalvarsanız, sizin duânızı işitemezler. İşitseler bile size cevab veremezler. Hâlbuki kıyâmet günü, sizin (onları Allah'a) ortak koşmanızı inkâr ederler. Ve(hiçkimse) sana, herşeyden haberdâr olan (Allah) gibi haber veremez. ﴾14﴿
Ey insanlar! Siz Allah'a muhtaç kimselersiniz. Hâlbuki Ganî (hiçbir şeye muhtaçolmayan), Hamîd (hamd edilmeye yegâne lâyık olan) ancak Allah'dır. ﴾15﴿
Eğer dilerse sizi giderir (helâk eder) de (yerinize) yeni bir halk getirir. ﴾16﴿
Ve bu, Allah'a göre zor bir şey değildir. ﴾17﴿
Hem hiçbir günahkâr, başkasının günâhını yüklenmez. Artık (günâhı) ağır gelen kimse onu taşımaya (başkalarını) çağırsa ve (bu çağırdığı kimse) akrabâsı bile olsa, ondan (o günâhından) bir şey yüklenmez. (Ey Habîbim!) (Sen) ancak, gıyâben (görmeden)Rablerinden korkanları ve namazı hakkıyla edâ edenleri korkutursun. Artık kim (günahlardan)temizlenirse, o takdirde ancak kendi lehine temizlenmiş olur. Ve (nihâyet) dönüş ancak Allah'adır. ﴾18﴿