Böylece onları yedi kat gök olarak iki günde yarattı ve her bir göğe vazîfesini bildirdi. Dünya göğünü de kandillerle süsledik ve onu bozulmaktan koruduk. İşte bu, kudreti dâimâ üstün gelen ve her şeyi hakkıyla bilen Allah’ın takdiridir. ﴾12﴿
Hâlâ gerçeği kabulden yüz çeviriyorlarsa, onlara de ki: “Ben sizi Âd ve Semûd kavimlerini yıldırım gibi çarpan korkunç azabın sizi de çarpabileceği gerçeğine karşı uyarıyorum!” ﴾13﴿
Peygamberler, onlara bütün meşrû vasıtaları kullanarak ve gerçeğin bütün delillerini sunarak, “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin!” mesajını iletmişlerdi. Onlar ise: “Rabbimiz dileseydi bize peygamber olarak melekleri indirirdi. Öyle yapmadığına göre, biz de sizinle gönderildiğini iddia ettiğiniz her şeyi ret ve inkâr ediyoruz” diye karşılık verdiler. ﴾14﴿
Âd kavmine gelince, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve: “Bizden daha güçlü kim varmış?” dediler. Kendilerini yaratan Allah’ın, onlardan daha güçlü olduğunu görmüyorlar mıydı? Doğrusu onlar, bizim âyetlerimizi bile bile inkâr ediyorlardı. ﴾15﴿
Biz de, dünya hayatında alçaltıcı bir azabı onlara tattırmak için, yedi gece sekiz gün süren o uğursuz günlerde üzerlerine dondurucu bir kasırga gönderdik. Âhiret azabı ise çok daha alçaltıcı olacak; orada asla yardım da görmeyeceklerdir. ﴾16﴿
Semûd’a gelince; onlara da doğru yolu gösterdik, fakat onlar o apaydınlık yolu izlemek yerine cehâlet karanlıkları içinde kör olarak yaşamayı tercih ettiler. Bunun üzerine, yaptıkları günahlar yüzünden, alçaltıcı bir yıldırım azabı onları çarpıp yok etti! ﴾17﴿
Buna mukâbil iman edip Allah’a karşı gelmekten sakınanları da kurtardık. ﴾18﴿
Gün gelecek, Allah’ın düşmanları, baştan sona tutuklanıp bir araya getirilerek, cehenneme doğru sürülecekler. ﴾19﴿
Nihâyet ateşin karşısına geldiklerinde kendi kulakları, gözleri ve derileri, vaktiyle işledikleri bütün kötülükleri söyleyip onların aleyhinde şâhitlik edecekler. ﴾20﴿