Fussilet Sûresi
< 476 >
24. Cüz
Fussilet Sûresi
Hâ, Mîm. ﴾1﴿ (Bu kitab) Rahmân (bu dünyada bütün mahlûkatına rahmet eden), Rahîm (âhirette yalnız mü'minlere merhamet eden Allah) tarafından indirilmedir. ﴾2﴿ 3,4. Bilecek bir kavim için Arabca bir Kur'ân olarak âyetleri açıklanmış, müjdeleyicive (aynı zamanda) korkutucu bir kitabdır. Fakat onların çoğu, (o Kitab'dan) yüz çevirdi; artık onlar (onun hakikatini) işitmezler. ﴾3﴿ 3,4. Bilecek bir kavim için Arabca bir Kur'ân olarak âyetleri açıklanmış, müjdeleyicive (aynı zamanda) korkutucu bir kitabdır. Fakat onların çoğu, (o Kitab'dan) yüz çevirdi; artık onlar (onun hakikatini) işitmezler. ﴾4﴿ Ve dediler ki: “Bizi kendisine da'vet ettiğin şeyden (dolayı), kalblerimiz örtüler içindedir (ne yapsan inanmayacağız) ve kulaklarımızda bir ağırlık vardır (ne söylesen dinlemeyeceğiz) ve seninle bizim aramızda bir perde vardır (ne göstersen görmeyeceğiz). Artık(sen yapacağını) yap; muhakkak ki biz (öyle) yapanlarız!” ﴾5﴿ (Habîbim, yâ Muhammed!) De ki: “Ben ancak sizin gibi bir insanım; (şu var ki) bana İlâhınızın ancak tek bir İlâh olduğu vahyediliyor; öyle ise O'na (îman ve itâat etmekte)dosdoğru olun ve O'ndan mağfiret dileyin!” (O'na) ortak koşanların ise, vay hâline! ﴾6﴿ Onlar ki zekâtı vermezler ve onlar âhireti inkâr edenlerin ta kendileridir. ﴾7﴿ Îmân edip sâlih ameller işleyenlere gelince, onlar için (arkası) kesilmez (ve minnetsiz)bir mükâfât vardır. ﴾8﴿ De ki: “Gerçekten siz, yeri iki günde yaratanı inkâr edip, O'na ortaklar mı koşuyorsunuz? İşte O, âlemlerin Rabbidir!” ﴾9﴿ Ve onda (yeryüzünde) üstünden (yükselen) sâbit dağlar yaptı; ve orada bereketler meydana getirdi ve orada (rızıklarını) araştıran kimseler için birbirine eşit dört gün içinde(dört devrede) gıdâlarını takdir buyurdu. ﴾10﴿ Sonra duman hâlinde bulunan göğü kasdetti de ona ve yere: “İsteyerek veya istemeyerek gelin!” dedi. (İkisi de:) “İtâat edenler olarak geldik!” dediler. ﴾11﴿
سُورَةُ فُصِّلَتْ
< ٤٧٦ >
الجزء٢٤
سُورَةُ فُصِّلَتْ
حٰمٓۜ ﴿١﴾ تَنْز۪يلٌ مِنَ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِۚ ﴿٢﴾ كِتَابٌ فُصِّلَتْ اٰيَاتُهُ قُرْاٰنًا عَرَبِيًّا لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَۙ ﴿٣﴾ بَش۪يرًا وَنَذ۪يرًاۚ فَاَعْرَضَ اَكْثَرُهُمْ فَهُمْ لَا يَسْمَعُونَ ﴿٤﴾ وَقَالُوا قُلُوبُنَا ف۪ٓي اَكِنَّةٍ مِمَّا تَدْعُونَٓا اِلَيْهِ وَف۪ٓي اٰذَانِنَا وَقْرٌ وَمِنْ بَيْنِنَا وَبَيْنِكَ حِجَابٌ فَاعْمَلْ اِنَّنَا عَامِلُونَ ﴿٥﴾ قُلْ اِنَّمَٓا اَنَا۬ بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحٰٓى اِلَيَّ اَنَّمَٓا اِلٰهُكُمْ اِلٰهٌ وَاحِدٌ فَاسْتَق۪يمُٓوا اِلَيْهِ وَاسْتَغْفِرُوهُۜ وَوَيْلٌ لِلْمُشْرِك۪ينَۙ ﴿٦﴾ اَلَّذ۪ينَ لَا يُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ بِالْاٰخِرَةِ هُمْ كَافِرُونَ ﴿٧﴾ اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ اَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ۟ ﴿٨﴾ قُلْ اَئِنَّكُمْ لَتَكْفُرُونَ بِالَّذ۪ي خَلَقَ الْاَرْضَ ف۪ي يَوْمَيْنِ وَتَجْعَلُونَ لَهُٓ اَنْدَادًاۜ ذٰلِكَ رَبُّ الْعَالَم۪ينَۚ ﴿٩﴾ وَجَعَلَ ف۪يهَا رَوَاسِيَ مِنْ فَوْقِهَا وَبَارَكَ ف۪يهَا وَقَدَّرَ ف۪يهَٓا اَقْوَاتَهَا ف۪ٓي اَرْبَعَةِ اَيَّامٍۜ سَوَٓاءً لِلسَّٓائِل۪ينَ ﴿١٠﴾ ثُمَّ اسْتَوٰٓى اِلَى السَّمَٓاءِ وَهِيَ دُخَانٌ فَقَالَ لَهَا وَلِلْاَرْضِ ائْتِيَا طَوْعًا اَوْ كَرْهًاۜ قَالَتَٓا اَتَيْنَا طَٓائِع۪ينَ ﴿١١﴾

Önceki Sonraki


logo