Hadid Sûresi
< 536 >
27. Cüz
Bu çok şerefli bir Kur'ân'dır. ﴾77﴿ O korunmuş bir kitaptadır. ﴾78﴿ Tertemiz olanlardan başkası ona dokunmasın. ﴾79﴿ O Âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir. ﴾80﴿ Şimdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz? ﴾81﴿ Ondan nasibinizi, onu yalanlamaktan ibaret mi kılıyorsunuz? ﴾82﴿ Peki, ya can boğaza gelip dayandığında? ﴾83﴿ O vakit siz bakar, durursunuz. ﴾84﴿ Biz ise ona sizden daha yakınızdır; ama siz görmezsiniz. ﴾85﴿ Madem hesaba çekilmeyeceksiniz: ﴾86﴿ Geri çevirin çıkan canı, eğer doğru söylüyorsanız. ﴾87﴿ Fakat o Allah katında yakınlık sahibi olanlardan ise, ﴾88﴿ Ölüm onun için rahat, güzel kokulu rızıklar ve nimetlerle dolu Cennet demektir. ﴾89﴿ Eğer Ashab-ı Yeminden ise, ﴾90﴿ Selâm olsun sana Ashab-ı Yeminden. ﴾91﴿ Ama Allah'ın âyetlerini yalanlayan sapıklardan ise, ﴾92﴿ Ona kaynar sudan bir ikram, ﴾93﴿ Ve Cehenneme atılmak vardır. ﴾94﴿ İşte bu kesin ve kuşkusuz gerçeğin tâ kendisidir. ﴾95﴿ Öyleyse Ulu Rabbinin adını kusurdan ve ortaktan tenzih et. ﴾96﴿
Hadid Sûresi
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ı tesbih eder. Onun kudreti herşeye üstündür, hikmeti herşeyi kuşatır. ﴾1﴿ Göklerin ve yerin egemenliği Onundur. O diriltir ve öldürür. Onun gücü herşeye yeter. ﴾2﴿ Evvel de Odur, Âhir de. Zâhir de Odur, Bâtın da. O herşeyi hakkıyla bilendir. ﴾3﴿
سُورَةُ الْحَد۪يدِ
< ٥٣٦ >
الجزء٢٧
اِنَّهُ لَقُرْاٰنٌ كَر۪يمٌۙ ﴿٧٧﴾ ف۪ي كِتَابٍ مَكْنُونٍۙ ﴿٧٨﴾ لَا يَمَسُّهُٓ اِلَّا الْمُطَهَّرُونَۜ ﴿٧٩﴾ تَنْز۪يلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ ﴿٨٠﴾ اَفَبِهٰذَا الْحَد۪يثِ اَنْتُمْ مُدْهِنُونَۙ ﴿٨١﴾ وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ اَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ ﴿٨٢﴾ فَلَوْلَٓا اِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَۙ ﴿٨٣﴾ وَاَنْتُمْ ح۪ينَئِذٍ تَنْظُرُونَۙ ﴿٨٤﴾ وَنَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مِنْكُمْ وَلٰكِنْ لَا تُبْصِرُونَ ﴿٨٥﴾ فَلَوْلَٓا اِنْ كُنْتُمْ غَيْرَ مَد۪ين۪ينَۙ ﴿٨٦﴾ تَرْجِعُونَهَٓا اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ ﴿٨٧﴾ فَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُقَرَّب۪ينَۙ ﴿٨٨﴾ فَرَوْحٌ وَرَيْحَانٌ وَجَنَّتُ نَع۪يمٍ ﴿٨٩﴾ وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِۙ ﴿٩٠﴾ فَسَلَامٌ لَكَ مِنْ اَصْحَابِ الْيَم۪ينِ ﴿٩١﴾ وَاَمَّٓا اِنْ كَانَ مِنَ الْمُكَذِّب۪ينَ الضَّٓالّ۪ينَۙ ﴿٩٢﴾ فَنُزُلٌ مِنْ حَم۪يمٍۙ ﴿٩٣﴾ وَتَصْلِيَةُ جَح۪يمٍۙ ﴿٩٤﴾ اِنَّ هٰذَا لَهُوَ حَقُّ الْيَق۪ينِۚ ﴿٩٥﴾ فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظ۪يمِ ﴿٩٦﴾
سُورَةُ الْحَد۪يدِ
سَبَّحَ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ ﴿١﴾ لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ يُحْي۪ وَيُم۪يتُۚ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ ﴿٢﴾ هُوَ الْاَوَّلُ وَالْاٰخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُۚ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ ﴿٣﴾

Önceki Sonraki


logo