(Bir şeyin olmasını murad ettik mi) emrimiz başka değil, ancak birdir (yalnız ol kelimesidir, oluverir); bir göz kırpması gibidir. ﴾50﴿
And olsun, (küfür hususunda benzeriniz olan) sizin gibileri helâk da ettik; fakat hani düşünen? ﴾51﴿
Bununla beraber işledikleri her şey (amellerin yazıldığı) defterlerdedir. ﴾52﴿
Küçük ve büyük (yapılan her şeyin) hepsi (Levh-i Mahfûz'da) yazılıdır. ﴾53﴿
Şüphesiz takva sahibleri cennetlerde aydınlıklar içindedirler; ﴾54﴿
Rıza gösterilen bir yerde... Kudretine nihayet olmıyan bir Melek'in (her şeye hakim bulunan Allah Tealâ'nın) huzurunda... ﴾55﴿
Rahmân Sûresi
Rahmân, ﴾1﴿
Kur'an'ı öğretti. ﴾2﴿
İnsanı yarattı; ﴾3﴿
Ona beyanı (iç duyguların ifadesini) ilham etti. ﴾4﴿
Güneş ve ay (menzillerinde ettikleri hareket) hesablı... ﴾5﴿
Nebat da, ağaç da (yaratılışları icabı hep Rahmâna) secde ederler, (emrine boyun eğerler). ﴾6﴿
Göğü ise, yükseltti ve ölçüyü koydu, ﴾7﴿
Ki ölçü ve adaletle hududu aşmıyasınız. ﴾8﴿
Bir de tartıyı adaletle tutun da teraziyi noksan etmeyin. ﴾9﴿
Arzı da (bütün) mahlûkat için alçaltıb döşedi. ﴾10﴿
Orada meyva çeşitleri, tomurcuklu hurma ağaçları; ﴾11﴿
Samanlı hububat, hoş kokulu nebatlar var. ﴾12﴿
O halde (ey cinler ve insanlar!) Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr? ﴾13﴿
O (Rahmân), insanı (onun aslı olan Adem'i) yanmış kerpiç gibi kuru bir çamurdan yarattı. ﴾14﴿
Cinlerin babasını da dumansız bir ateşten yarattı. ﴾15﴿
O halde (ey cinler ve insanlar), Rabbinizin hangi nimetlerini edersiniz inkâr? ﴾16﴿
Rahmân Sûresi
وَمَٓا اَمْرُنَٓا اِلَّا وَاحِدَةٌ كَلَمْحٍ بِالْبَصَرِ ﴿٥٠﴾
وَلَقَدْ اَهْلَكْنَٓا اَشْيَاعَكُمْ فَهَلْ مِنْ مُدَّكِرٍ ﴿٥١﴾
وَكُلُّ شَيْءٍ فَعَلُوهُ فِي الزُّبُرِ ﴿٥٢﴾
وَكُلُّ صَغ۪يرٍ وَكَب۪يرٍ مُسْتَطَرٌ ﴿٥٣﴾
اِنَّ الْمُتَّق۪ينَ ف۪ي جَنَّاتٍ وَنَهَرٍۙ ﴿٥٤﴾
ف۪ي مَقْعَدِ صِدْقٍ عِنْدَ مَل۪يكٍ مُقْتَدِرٍ ﴿٥٥﴾
سُورَةُ الرَّحْمٰنِ
اَلرَّحْمٰنُۙ ﴿١﴾
عَلَّمَ الْقُرْاٰنَۜ ﴿٢﴾
خَلَقَ الْاِنْسَانَۙ ﴿٣﴾
عَلَّمَهُ الْبَيَانَ ﴿٤﴾
اَلشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍۖ ﴿٥﴾
وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ ﴿٦﴾
وَالسَّمَٓاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْم۪يزَانَۙ ﴿٧﴾
اَلَّا تَطْغَوْا فِي الْم۪يزَانِ ﴿٨﴾
وَاَق۪يمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْم۪يزَانَ ﴿٩﴾
وَالْاَرْضَ وَضَعَهَا لِلْاَنَامِۙ ﴿١٠﴾
ف۪يهَا فَاكِهَةٌۖ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْاَكْمَامِ ﴿١١﴾
وَالْحَبُّ ذُو الْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُۚ ﴿١٢﴾
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٣﴾
خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِۙ ﴿١٤﴾
وَخَلَقَ الْجَٓانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍۚ ﴿١٥﴾
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ ﴿١٦﴾
سُورَةُ الرَّحْمٰنِ
