Görmedin mi ki Allah gökleri ve yeri hak (ve hikmet) le yaratmışdır. Eğer dilerse sizi (n varlığınızı) giderir (yok eder, yerinize) yepyeni bir halk getirir. ﴾19﴿
Bu, Allaha göre güç değildir. ﴾20﴿
Hepsi toplanıb Allahın huzuruna çıkarlar da zaîfler o büyüklük taslayanlara: «Siz sizin tebeanız (aveneniz) dik. Şimdi siz Allahın azabından (cüz'î) bir şey'i olsun bizden uzaklaşdırıb def edebiliyor musunuz?» derler. Onlar da: «Eğer, derler, Allah bize hidâyet verseydi biz de size elbette doğru bir yol gösterirdik. Şimdi bizler sızlansak da, katlansak da birdir. Bizim için sığınacak hiç bir yer yokdur». ﴾21﴿
İş olub bitince şeytan der ki: «Şübhesiz Allah size sözün doğrusunu söyledi. Ben de size va'd etdim amma, size yalancı çıkdım. Zâten benim, sizin üzerinizde hiç bir hükmüm, nüfuzum da yokdu. Yalınız ben sizi çağırdım, siz de bana hemen icabet etdiniz. O halde kusuru bana yüklemeyin. Kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Esasen beni evvelce (Allaha) ortak tutmanızı da muhakkak tanımamışdım ya! Zaalimlerin, (evet) onların hakkı elbette pek acıklı bir azâbdır». ﴾22﴿
Îman edib de Saalih saalih ameller (güzel güzel işler ve ibâdetler) yapanlar, Rablerinin izniyle içerisinde dâim kalmak üzere, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokulacakdır. Onların orada tahıyyeleri selâmdır. ﴾23﴿
Görmedin mi, Allah sana nasıl bir mesel îrâd etmişdir. Güzel bir kelime, kökü sabit (ve sağlam) ve dal (lar) ı semâda (yukarıda) olan bir ağaç gibidir: ﴾24﴿