Sâd Sûresi
< 455 >
23. Cüz
Tarafımızdan bir rahmet ve aklıselim sahipleri için bir öğüt olarak, ona ailesini ve bir o kadarını daha bağışladık. ﴾43﴿ “Eline bir demet alıp onunla vur; yeminini bozma” dedik. Gerçekten Biz onu sabredici bulduk. Ne güzel bir kuldu o; doğrusu, Allah'a yönelmiş bir kimseydi. ﴾44﴿ Güçlü ve basiretli kullarımız İbrahim'i, İshak'ı ve Yakub'u da an. ﴾45﴿ Biz onları, özellikle âhiret yurdunu düşünen ihlâslı kullar kıldık. ﴾46﴿ Hiç şüphesiz, onlar Bizim katımızda seçkin ve hayırlı kullardandı. ﴾47﴿ İsmail, Elyesa' ve Zülkifl'i de an. Onların hepsi de hayırlı kimselerdendi. ﴾48﴿ Bütün bunlar bir hatırlatmadır. Kötülükten sakınanlar için ise varılacak güzel bir yer vardır. ﴾49﴿ Adn Cennetleri ki, kapıları onlara açıktır. ﴾50﴿ Orada koltuklara kurulur, her çeşit meyve ve içecekten isterler. ﴾51﴿ Yanlarında ise gözlerini eşlerine çevirmiş yaşıt güzeller vardır. ﴾52﴿ İşte hesap günü için size vaad edilen budur. ﴾53﴿ Bu Bizim hazırladığımız rızıktır ki, bitmek tükenmek bilmez. ﴾54﴿ Bu sakınanlar içindir; azgınlar için ise varılacak kötü bir yer vardır. ﴾55﴿ Onların gireceği yer Cehennemdir. Ne kötü bir döşektir o! ﴾56﴿ İşte kaynar su ile irin; tatsınlar onu! ﴾57﴿ Bunlara benzer daha nice azaplar var. ﴾58﴿ “İşte şunlar da sizinle beraber azaba göğüs gerecek olan güruh” denir. Ateştekiler “Rahat yüzü görmesinler,” derler. “Onlar da ateşe girecekler.” ﴾59﴿ Onlar ise “Asıl siz rahat yüzü görmeyin,” derler. “Bu âkıbeti siz bize hazırladınız. Ne kötü bir yer burası!” ﴾60﴿ “Rabbimiz,” derler. “Kim bunu başımıza getirdiyse, Sen ona ateşten kat kat azap ver!” ﴾61﴿
سُورَةُ صۤ
< ٤٥٥ >
الجزء٢٣
وَوَهَبْنَا لَهُٓ اَهْلَهُ وَمِثْلَهُمْ مَعَهُمْ رَحْمَةً مِنَّا وَذِكْرٰى لِاُو۬لِي الْاَلْبَابِ ﴿٤٣﴾ وَخُذْ بِيَدِكَ ضِغْثًا فَاضْرِبْ بِه۪ وَلَا تَحْنَثْۜ اِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًاۜ نِعْمَ الْعَبْدُۜ اِنَّهُٓ اَوَّابٌ ﴿٤٤﴾ وَاذْكُرْ عِبَادَنَٓا اِبْرٰه۪يمَ وَاِسْحٰقَ وَيَعْقُوبَ اُو۬لِي الْاَيْد۪ي وَالْاَبْصَارِ ﴿٤٥﴾ اِنَّٓا اَخْلَصْنَاهُمْ بِخَالِصَةٍ ذِكْرَى الدَّارِۚ ﴿٤٦﴾ وَاِنَّهُمْ عِنْدَنَا لَمِنَ الْمُصْطَفَيْنَ الْاَخْيَارِ ﴿٤٧﴾ وَاذْكُرْ اِسْمٰع۪يلَ وَالْيَسَعَ وَذَا الْكِفْلِۜ وَكُلٌّ مِنَ الْاَخْيَارِۜ ﴿٤٨﴾ هٰذَا ذِكْرٌۜ وَاِنَّ لِلْمُتَّق۪ينَ لَحُسْنَ مَاٰبٍۙ ﴿٤٩﴾ جَنَّاتِ عَدْنٍ مُفَتَّحَةً لَهُمُ الْاَبْوَابُۚ ﴿٥٠﴾ مُتَّكِـ۪ٔينَ ف۪يهَا يَدْعُونَ ف۪يهَا بِفَاكِهَةٍ كَث۪يرَةٍ وَشَرَابٍ ﴿٥١﴾ وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ اَتْرَابٌ ﴿٥٢﴾ هٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِيَوْمِ الْحِسَابِ ﴿٥٣﴾ اِنَّ هٰذَا لَرِزْقُنَا مَا لَهُ مِنْ نَفَادٍۚ ﴿٥٤﴾ هٰذَاۜ وَاِنَّ لِلطَّاغ۪ينَ لَشَرَّ مَاٰبٍۙ ﴿٥٥﴾ جَهَنَّمَۚ يَصْلَوْنَهَاۚ فَبِئْسَ الْمِهَادُ ﴿٥٦﴾ هٰذَاۙ فَلْيَذُوقُوهُ حَم۪يمٌ وَغَسَّاقٌۙ ﴿٥٧﴾ وَاٰخَرُ مِنْ شَكْلِه۪ٓ اَزْوَاجٌۜ ﴿٥٨﴾ هٰذَا فَوْجٌ مُقْتَحِمٌ مَعَكُمْۚ لَا مَرْحَبًا بِهِمْۜ اِنَّهُمْ صَالُوا النَّارِ ﴿٥٩﴾ قَالُوا بَلْ اَنْتُمْ۠ لَا مَرْحَبًا بِكُمْۜ اَنْتُمْ قَدَّمْتُمُوهُ لَنَاۚ فَبِئْسَ الْقَرَارُ ﴿٦٠﴾ قَالُوا رَبَّنَا مَنْ قَدَّمَ لَنَا هٰذَا فَزِدْهُ عَذَابًا ضِعْفًا فِي النَّارِ ﴿٦١﴾

Önceki Sonraki


logo