Sâffât Sûresi
< 448 >
23. Cüz
Hem onun neslini bâki kalanlar kıldık. ﴾77﴿ Hem de sonradan gelenler içinde güzel bir namını bıraktık. ﴾78﴿ Bütün âlemler içinde Nuh'a selam olsun. ﴾79﴿ İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız. ﴾80﴿ Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı. ﴾81﴿ Sonra diğerlerini suda boğduk. ﴾82﴿ Şüphesiz ki İbrahim de onun kolundandı. ﴾83﴿ Çünkü o, Rabbine tertemiz bir kalb ile gelmişti. ﴾84﴿ O babasına ve kavmine şöyle demişti: "Siz nelere tapıyorsunuz?" ﴾85﴿ "Yalancılık etmek için mi Allah'tan başka ilâhlar istiyorsunuz?" ﴾86﴿ "Siz âlemlerin Rabbini ne zannediyorsunuz?" ﴾87﴿ 89,89. Derken yıldızlara bir baktı da: "Ben gerçekten hastayım" dedi. ﴾88﴿ 89,89. Derken yıldızlara bir baktı da: "Ben gerçekten hastayım" dedi. ﴾89﴿ O zaman arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler. ﴾90﴿ Derken bir kurnazlıkla onların ilâhlarına vardı da, "Buyursanıza, yemez misiniz?" dedi. ﴾91﴿ (Cevap vermediklerini görünce de): "Neyiniz var da konuşmuyorsunuz?" (dedi). ﴾92﴿ Nihayet bir yolunu bulup onlara kuvvetli bir darbe indirdi. ﴾93﴿ Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yürüdüler. ﴾94﴿ İbrahim dedi ki: "A, siz kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?" ﴾95﴿ "Halbuki sizi de yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır." ﴾96﴿ Onlar: "Haydin onun için bir yapı yapın da onu ateşe atın." dediler. ﴾97﴿ Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de kendilerini daha alçak düşürdük. ﴾98﴿ Bir de dedi ki: "Ben Rabbime gidiyorum, o bana yolunu gösterir." ﴾99﴿ "Ey Rabbim! Bana salihlerden (bir oğul) ihsan et!" ﴾100﴿ Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik. ﴾101﴿ Oğlu, yanında koşacak çağa gelince: "Ey oğlum! Ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak, ne düşünürsün?" dedi. Çocuk da: "Babacığım sana ne emrediliyorsa yap, inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi. ﴾102﴿
سُورَةُ الصَّاۤفَّاتِ
< ٤٤٨ >
الجزء٢٣
وَجَعَلْنَا ذُرِّيَّتَهُ هُمُ الْبَاق۪ينَۘ ﴿٧٧﴾ وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْاٰخِر۪ينَۘ ﴿٧٨﴾ سَلَامٌ عَلٰى نُوحٍ فِي الْعَالَم۪ينَ ﴿٧٩﴾ اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ ﴿٨٠﴾ اِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِن۪ينَ ﴿٨١﴾ ثُمَّ اَغْرَقْنَا الْاٰخَر۪ينَ ﴿٨٢﴾ وَاِنَّ مِنْ ش۪يعَتِه۪ لَاِبْرٰه۪يمَۢ ﴿٨٣﴾ اِذْ جَٓاءَ رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَل۪يمٍ ﴿٨٤﴾ اِذْ قَالَ لِاَب۪يهِ وَقَوْمِه۪ مَاذَا تَعْبُدُونَۚ ﴿٨٥﴾ اَئِفْكًا اٰلِهَةً دُونَ اللّٰهِ تُر۪يدُونَۜ ﴿٨٦﴾ فَمَا ظَنُّكُمْ بِرَبِّ الْعَالَم۪ينَ ﴿٨٧﴾ فَنَظَرَ نَظْرَةً فِي النُّجُومِۙ ﴿٨٨﴾ فَقَالَ اِنّ۪ي سَق۪يمٌ ﴿٨٩﴾ فَتَوَلَّوْا عَنْهُ مُدْبِر۪ينَ ﴿٩٠﴾ فَرَاغَ اِلٰٓى اٰلِهَتِهِمْ فَقَالَ اَلَا تَأْكُلُونَۚ ﴿٩١﴾ مَا لَكُمْ لَا تَنْطِقُونَ ﴿٩٢﴾ فَرَاغَ عَلَيْهِمْ ضَرْبًا بِالْيَم۪ينِ ﴿٩٣﴾ فَاَقْبَلُٓوا اِلَيْهِ يَزِفُّونَ ﴿٩٤﴾ قَالَ اَتَعْبُدُونَ مَا تَنْحِتُونَۙ ﴿٩٥﴾ وَاللّٰهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ ﴿٩٦﴾ قَالُوا ابْنُوا لَهُ بُنْيَانًا فَاَلْقُوهُ فِي الْجَح۪يمِ ﴿٩٧﴾ فَاَرَادُوا بِه۪ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْاَسْفَل۪ينَ ﴿٩٨﴾ وَقَالَ اِنّ۪ي ذَاهِبٌ اِلٰى رَبّ۪ي سَيَهْد۪ينِ ﴿٩٩﴾ رَبِّ هَبْ ل۪ي مِنَ الصَّالِح۪ينَ ﴿١٠٠﴾ فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَل۪يمٍ ﴿١٠١﴾ فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْيَ قَالَ يَا بُنَيَّ اِنّ۪ٓي اَرٰى فِي الْمَنَامِ اَنّ۪ٓي اَذْبَحُكَ فَانْظُرْ مَاذَا تَرٰىۜ قَالَ يَٓا اَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُۘ سَتَجِدُن۪ٓي اِنْ شَٓاءَ اللّٰهُ مِنَ الصَّابِر۪ينَ ﴿١٠٢﴾

Önceki Sonraki


logo