Onların (hâinlerin) fısıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur. Ancak sadaka vermeyi veya bir iyilik etmeyi, yahud insanların arasını düzeltmeyi emreden başka ( o müstesnâdır). Her kim de bu işleri, Allah'ın rızâsını arayarak yaparsa, biz ona ahirette büyük bir mükâfat vereceğiz. ﴾114﴿
Her kim de, kendisine doğru yol apaçık belli olduktan sonra, Peygambere aykırı harekette bulunur ve mü'minlerin yolundan başkasına uyar giderse, onu döndüğü sapıklıkta bırakırız. Âhirette de kendisini cehenneme koyarız ki, o, ne kötü bir dönüş yeridir!... ﴾115﴿
Muhakkak ki Allah, kendine ortak koşanları bağışlamaz. Bu günahdan başkasını, dilediği kimseden mağfiret buyurur (bağışlar). Kim Allah'a eş (ortak) koşarsa, doğrusu çok uzak bir sapıklığa sapmıştır. ﴾116﴿
Mekke müşrikleri Allah'ı bırakıp da yalnız dişi putlara (lât, Uzza ve Menat'a) tapıyorlar. Onların bu putlara tapmaları da ancak inatçı bir şeytana ibadet etmektir. ﴾117﴿
Allah o iblis'i (şeytanı) rahmetinden kovdu. O da dedi ki: “- Muhakkak kullarından bir muayyen pay edineceğim, onları sapıklığa çağıracağım. ﴾118﴿
Onları gerçekten sapıtacağım, kendilerini uzun emellere düşürüp olmayacak kuruntularla aldatacağım ve elbette onlara emredeceğim de dâvarların kulakların (putlara adamak üzre) kesip yaracaklar. Çaresiz onlara emredeceğim de, Allah'ın yarattığını (putlaştırarak, aslından çıkararak) değiştirecekler.” Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı bir dost edinirse, gerçekten açık bir ziyana düşmüştür. ﴾119﴿
Şeytan onlara vadeder, onları uzun emel ve kuruntulara düşürür, Şeytanın kendilerine vaad ettikleri aldatmadan başka bir şey değildir. ﴾120﴿
İşte onların varacakları yer Cehennemdir; ve ondan kurtuluşa hiç bir çare bulamayacaklardır. ﴾121﴿