(Allah'ın kendilerini sevmediği) yine o kimseler(dir) ki, ne Allah'a ne de âhiret gününe inanmadıkları hâlde, mallarını insanlara gösteriş için harcarlar. Böylece şeytan kime arkadaş olursa, artık (o) ne kötü arkadaştır! ﴾38﴿
Hâlbuki Allah'a ve âhiret gününe îmân edip de, Allah'ın kendilerini rızıklandırdığı şeylerden (Allah yolunda) sarf etselerdi onlara ne (zararı) olurdu? Allah ise, onları hakkıyla bilendir. ﴾39﴿
Şübhesiz ki Allah, zerre kadar haksızlık etmez. (Çok küçük) bir iyilik bile olsa, onu kat kat artırır ve tarafından (pek) büyük bir mükâfât verir. ﴾40﴿
Nihâyet (kıyâmet gününde) her ümmetten (peygamberlerini) birer şâhid (olarak)getirdiğimiz ve seni de onların üzerine şâhid tuttuğumuz zaman, (bakalım o kâfirlerin hâlleri)nasıl olacak! ﴾41﴿
İnkâr edip peygambere isyân edenler, o gün kendilerinin yerle bir edilmesini isterler.(Onlar) Allah'dan hiçbir sözü de gizleyemezler. ﴾42﴿
Ey îmân edenler! Siz sarhoş iken ne söylemekte olduğunuzu bilinceye kadar, cünüb iken de yolcu olan(larınız) müstesnâ, gusledinceye kadar namaza yaklaşmayın! Fakat hasta(olur) veya bir yolculukta bulunur iseniz veya biriniz def'-i hâcetten gelir (abdesti bozulur)sa veya kadınlara dokunursanız, artık (abdest veya gusül almanızı gerektiren bu hâllerde) su bulamazsanız, o vakit temiz bir toprağa teyemmüm edin; sonra yüzlerinizi ve (dirseklere kadar) ellerinizi meshedin! Şübhesiz ki Allah, Afüvv (çok affedici olan)dır, Gafûr (çok bağışlayan)dır. ﴾43﴿
Kendilerine Kitab'dan (Tevrât'tan) bir nasib verilenleri (yahudileri) görmedin mi? Dalâleti (nasıl da) satın alıyorlar ve sizin de hak yoldan sapmanızı istiyorlar! ﴾44﴿