Kasas Sûresi
< 394 >
20. Cüz
(Karun:) “Bu (servet) bana ancak, bende bulunan bir bilgi sâyesinde verildi” dedi. Ama (o) bilmedi mi ki şübhesiz Allah, kendisinden önceki nesillerden, ondan kuvvetçe daha güçlü ve (mal) toplama cihetiyle daha çok (varlıklı) olan kimseleri gerçekten helâk etmiştir. (Allah, onların ne yaptığını bildiği için) o günahkârlara, (azarlayarak sorgulanmalarının dışında öğrenmek üzere) günahlarından sorulmaz. ﴾78﴿ Derken, ziyneti içinde (ihtişâmla) kavminin karşısına çıktı. Dünya hayâtını isteyenler dedi ki: “Keşke Karun'a verilen (servet) gibi bizim de olsa; şübhesiz o elbette büyük bir nasib sâhibidir.” ﴾79﴿ Kendilerine ilim verilenler ise dedi ki: “Yazıklar olsun size! Îmân edip sâlih amel işleyen bir kimse için, Allah'ın sevâbı daha hayırlıdır. Ona da ancak sabredenler kavuşturulur.” ﴾80﴿ Nihâyet, onu da sarayını da yere geçiriverdik; artık Allah'a karşı ona yardım edecek bir topluluk da olmadı. Kendi kendini kurtarabilecek kimselerden de değildi. ﴾81﴿ Dün onun yerinde olmayı temennî edenler, (ertesi sabah): “Vay! Demek şu gerçek ki Allah, kullarından dilediğine rızkı genişletiyor ve (dilediğine de) daraltıyor. Eğer Allah bize lütufta bulunmuş olmasaydı, elbette bizi de yere batırırdı. Vay! Demek şu gerçek ki, kâfirler kurtuluşa ermeyecek!” demeye başladılar. ﴾82﴿ İşte âhiret yurdu! (Biz) onu yeryüzünde büyüklenmeyi ve fesâdı istemeyenlere veririz. (Güzel) âkıbet ise, takvâ sâhiblerinindir. ﴾83﴿ Kim iyilikle gelirse, artık ona ondan daha hayırlısı vardır. Kim de kötülükle gelirse, kötülükleri yapanlar, artık ancak yapmakta olduklarıyla cezâlandırılırlar. ﴾84﴿
سُورَةُ الْقَصَصِ
< ٣٩٤ >
الجزء٢٠
قَالَ اِنَّمَٓا اُو۫ت۪يتُهُ عَلٰى عِلْمٍ عِنْد۪يۜ اَوَلَمْ يَعْلَمْ اَنَّ اللّٰهَ قَدْ اَهْلَكَ مِنْ قَبْلِه۪ مِنَ الْقُرُونِ مَنْ هُوَ اَشَدُّ مِنْهُ قُوَّةً وَاَكْثَرُ جَمْعًاۜ وَلَا يُسْـَٔلُ عَنْ ذُنُوبِهِمُ الْمُجْرِمُونَ ﴿٧٨﴾ فَخَرَجَ عَلٰى قَوْمِه۪ ف۪ي ز۪ينَتِه۪ۜ قَالَ الَّذ۪ينَ يُر۪يدُونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا يَا لَيْتَ لَنَا مِثْلَ مَٓا اُو۫تِيَ قَارُونُۙ اِنَّهُ لَذُو حَظٍّ عَظ۪يمٍ ﴿٧٩﴾ وَقَالَ الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ وَيْلَكُمْ ثَوَابُ اللّٰهِ خَيْرٌ لِمَنْ اٰمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًاۚ وَلَا يُلَقّٰيهَٓا اِلَّا الصَّابِرُونَ ﴿٨٠﴾ فَخَسَفْنَا بِه۪ وَبِدَارِهِ الْاَرْضَ فَمَا كَانَ لَهُ مِنْ فِئَةٍ يَنْصُرُونَهُ مِنْ دُونِ اللّٰهِۗ وَمَا كَانَ مِنَ الْمُنْتَصِر۪ينَ ﴿٨١﴾ وَاَصْبَحَ الَّذ۪ينَ تَمَنَّوْا مَكَانَهُ بِالْاَمْسِ يَقُولُونَ وَيْكَاَنَّ اللّٰهَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَٓاءُ مِنْ عِبَادِه۪ وَيَقْدِرُۚ لَوْلَٓا اَنْ مَنَّ اللّٰهُ عَلَيْنَا لَخَسَفَ بِنَاۜ وَيْكَاَنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْكَافِرُونَ۟ ﴿٨٢﴾ تِلْكَ الدَّارُ الْاٰخِرَةُ نَجْعَلُهَا لِلَّذ۪ينَ لَا يُر۪يدُونَ عُلُوًّا فِي الْاَرْضِ وَلَا فَسَادًاۜ وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّق۪ينَ ﴿٨٣﴾ مَنْ جَٓاءَ بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ خَيْرٌ مِنْهَاۚ وَمَنْ جَٓاءَ بِالسَّيِّئَةِ فَلَا يُجْزَى الَّذ۪ينَ عَمِلُوا السَّيِّـَٔاتِ اِلَّا مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ ﴿٨٤﴾

Önceki Sonraki


logo