Kasas Sûresi
< 388 >
20. Cüz
Musa süreyi tamamlayıp da ailesiyle birlikte yola çıktığında, Tur tarafında bir ateş gördü. Ailesine “Siz durun,” dedi. “Ben bir ateş gördüm. Belki size bir haber getiririm; yahut o ateşten bir kor getiririm de ısınırsınız.” ﴾29﴿ Oraya vardığında, o kutlu mekânda yer alan vadinin sağındaki ağaç tarafından nidâ olundu: “Ey Musa, ben Âlemlerin Rabbi olan Allah'ım. ﴾30﴿ “Asânı at.” Onu çevik bir yılan gibi hareket eder görünce arkasına bakmadan dönüp kaçtı. “Musa, korkma, dön. Çünkü sen güvenliktesin. ﴾31﴿ “Elini koynuna sok ki, hiç kusursuz, bembeyaz parlar halde çıksın. Korkuyla açılmış kollarını indir. Bunlar, Firavun ve adamlarına göstermen için Rabbinden iki delildir. Doğrusu, onlar yoldan çıkmış bir topluluktur.” ﴾32﴿ Musa “Yâ Rabbi,” dedi. “Ben onlardan birisini öldürdüm; onların da beni öldürmesinden korkuyorum. ﴾33﴿ “Kardeşim Harun ise benden daha güzel konuşur. Onu da yardımcı olarak benimle gönder ki beni tasdik etsin. Çünkü onların beni yalanlamasından korkuyorum.” ﴾34﴿ Allah buyurdu ki: “Seni kardeşinle güçlendireceğiz. Âyetlerimizle size öyle bir kuvvet vereceğiz ki, size asla erişemeyecekler. Siz ve size uyanlar üstün geleceksiniz.” ﴾35﴿
سُورَةُ الْقَصَصِ
< ٣٨٨ >
الجزء٢٠
فَلَمَّا قَضٰى مُوسَى الْاَجَلَ وَسَارَ بِاَهْلِه۪ٓ اٰنَسَ مِنْ جَانِبِ الطُّورِ نَارًاۚ قَالَ لِاَهْلِهِ امْكُثُٓوا اِنّ۪ٓي اٰنَسْتُ نَارًا لَعَلّ۪ٓي اٰت۪يكُمْ مِنْهَا بِخَبَرٍ اَوْ جَذْوَةٍ مِنَ النَّارِ لَعَلَّكُمْ تَصْطَلُونَ ﴿٢٩﴾ فَلَمَّٓا اَتٰيهَا نُودِيَ مِنْ شَاطِئِ الْوَادِ الْاَيْمَنِ فِي الْبُقْعَةِ الْمُبَارَكَةِ مِنَ الشَّجَرَةِ اَنْ يَا مُوسٰٓى اِنّ۪ٓي اَنَا۬ اللّٰهُ رَبُّ الْعَالَم۪ينَۙ ﴿٣٠﴾ وَاَنْ اَلْقِ عَصَاكَۜ فَلَمَّا رَاٰهَا تَهْتَزُّ كَاَنَّهَا جَٓانٌّ وَلّٰى مُدْبِرًا وَلَمْ يُعَقِّبْۜ يَا مُوسٰٓى اَقْبِلْ وَلَا تَخَفْ۠ اِنَّكَ مِنَ الْاٰمِن۪ينَ ﴿٣١﴾ اُسْلُكْ يَدَكَ ف۪ي جَيْبِكَ تَخْرُجْ بَيْضَٓاءَ مِنْ غَيْرِ سُٓوءٍۘ وَاضْمُمْ اِلَيْكَ جَنَاحَكَ مِنَ الرَّهْبِ فَذَانِكَ بُرْهَانَانِ مِنْ رَبِّكَ اِلٰى فِرْعَوْنَ وَمَلَا۬ئِه۪ۜ اِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِق۪ينَ ﴿٣٢﴾ قَالَ رَبِّ اِنّ۪ي قَتَلْتُ مِنْهُمْ نَفْسًا فَاَخَافُ اَنْ يَقْتُلُونِ ﴿٣٣﴾ وَاَخ۪ي هٰرُونُ هُوَ اَفْصَحُ مِنّ۪ي لِسَانًا فَاَرْسِلْهُ مَعِيَ رِدْءًا يُصَدِّقُن۪يۘ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اَنْ يُكَذِّبُونِ ﴿٣٤﴾ قَالَ سَنَشُدُّ عَضُدَكَ بِاَخ۪يكَ وَنَجْعَلُ لَكُمَا سُلْطَانًا فَلَا يَصِلُونَ اِلَيْكُمَا بِاٰيَاتِنَاۚ اَنْتُمَا وَمَنِ اتَّبَعَكُمَا الْغَالِبُونَ ﴿٣٥﴾

Önceki Sonraki


logo