Nâziât Sûresi
< 582 >
30. Cüz
Gönülleri Allah’a saygıyla dopdolu olup O’na karşı gelmekten sakınanlar için büyük bir kurtuluş vardır. ﴾31﴿ Muhteşem bahçeler ve üzüm bağları, ﴾32﴿ Göğüsleri tomurcuklanmış aynı yaşta dilberler, ﴾33﴿ Dolup taşan kadehler, hep onlar içindir. ﴾34﴿ Orada ne boş bir söz işitirler, ne de bir yalan. ﴾35﴿ Bütün bunlar Rabbinden, yaptıklarına yeterli bir karşılık, çok iyi hesaplanmış bir mükâfattır. ﴾36﴿ O, göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. O Rahmân’dır. Kimse O’nun huzûrunda söz söylemeye güç yetiremez. ﴾37﴿ O gün Rûh ve melekler saf saf dizilir. Rahmân’ın izin verdiklerinden başkası konuşamaz. Konuşan da ancak doğru ve uygun olanı söyler. ﴾38﴿ İşte bu, kesin olarak gelecek gündür. Öyleyse dileyen, kendisini Rabbine ulaştıracak bir yol tutsun. ﴾39﴿ Doğrusu biz sizi, gelmesi yakın bir azaba karşı uyardık. O gün insan bizzat kendi elleriyle ne hazırlayıp gönderdiğine bakacak; kâfir ise tamâmen ümidini yitirip: “Âh ne olurdu, keşke toprak olsaydım” diyecektir. ﴾40﴿
Nâziât Sûresi
Yemin olsun derinlere dalarak şiddetle söküp çıkaranlara, ﴾1﴿ Yumuşaklık ve kolaylıkla çekip alanlara, ﴾2﴿ Yüzüp yüzüp gidenlere, ﴾3﴿ Birbiriyle yarıştıkça yarışanlara, ﴾4﴿ Kendilerine verilen işleri en uygun yolla düzenleyip yapanlara ki siz yeniden mutlaka diriltileceksiniz! ﴾5﴿ O gün bir sarsıntı dünyayı şiddetle sarsar her şeyi yıkar. ﴾6﴿ Onu arkadan gelip insanları kabirlerinden kaldıran ikinci sarsıntı izler. ﴾7﴿ İşte o gün yürekler korku ile titrer. ﴾8﴿ Zâlimlerin gözleri keder, utanç ve pişmanlıktan zilletle yere kayar. ﴾9﴿ İnkârcılar diyorlar ki: “Biz öldükten sonra gerçekten ilk hâlimize mi döndürüleceğiz?” ﴾10﴿ “Hem de çürüyüp, ufalanmış kemikler hâline geldikten sonra ha?” ﴾11﴿ “O takdirde bu, bizim için pek ziyânlı bir dönüş olur” dediler. ﴾12﴿ Halbuki o hiç de zor değil, bir tek haykırışa bakmaktadır. ﴾13﴿ Bir anda uyanır, kendilerini mahşerde buluverirler. ﴾14﴿
سُورَةُ النَّازِعَاتِ
< ٥٨٢ >
الجزء٣٠
اِنَّ لِلْمُتَّق۪ينَ مَفَازًاۙ ﴿٣١﴾ حَدَٓائِقَ وَاَعْنَابًاۙ ﴿٣٢﴾ وَكَوَاعِبَ اَتْرَابًاۙ ﴿٣٣﴾ وَكَأْسًا دِهَاقًاۜ ﴿٣٤﴾ لَا يَسْمَعُونَ ف۪يهَا لَغْوًا وَلَا كِذَّابًاۚ ﴿٣٥﴾ جَزَٓاءً مِنْ رَبِّكَ عَطَٓاءً حِسَابًاۙ ﴿٣٦﴾ رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَاۙ الرَّحْمٰنِ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًاۙ ﴿٣٧﴾ يَوْمَ يَقُومُ الرُّوحُ وَالْمَلٰٓئِكَةُ صَفًّاۜ لَا يَتَكَلَّمُونَ اِلَّا مَنْ اَذِنَ لَهُ الرَّحْمٰنُ وَقَالَ صَوَابًا ﴿٣٨﴾ ذٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّۚ فَمَنْ شَٓاءَ اتَّخَذَ اِلٰى رَبِّه۪ مَاٰبًا ﴿٣٩﴾ اِنَّٓا اَنْذَرْنَاكُمْ عَذَابًا قَر۪يبًاۚ يَوْمَ يَنْظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَا لَيْتَن۪ي كُنْتُ تُرَابًا ﴿٤٠﴾
سُورَةُ النَّازِعَاتِ
وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًاۙ ﴿١﴾ وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًاۙ ﴿٢﴾ وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًاۙ ﴿٣﴾ فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًاۙ ﴿٤﴾ فَالْمُدَبِّرَاتِ اَمْرًاۢ ﴿٥﴾ يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُۙ ﴿٦﴾ تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُۜ ﴿٧﴾ قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌۙ ﴿٨﴾ اَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌۢ ﴿٩﴾ يَقُولُونَ ءَاِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِۜ ﴿١٠﴾ ءَاِذَا كُنَّا عِظَامًا نَخِرَةًۜ ﴿١١﴾ قَالُوا تِلْكَ اِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌۢ ﴿١٢﴾ فَاِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌۙ ﴿١٣﴾ فَاِذَا هُمْ بِالسَّاهِرَةِۜ ﴿١٤﴾

Önceki Sonraki


logo