Ne zaman biz onlara merhamet edip içine düştükleri sıkıntıyı giderecek olsak, derhal önceki azgınlıklarına dalar, orada bocalayıp dururlar. ﴾75﴿
Gerçek şu ki biz onları azap ile kıskıvrak yakaladık. Buna rağmen onlar yine de Rablerine boyun eğmediler, yalvarıp yakarmadılar. ﴾76﴿
Nihâyet üzerlerine şiddetli bir azabın kapısını açınca, işte o zaman çaresizlik içinde bütün ümitlerini kaybediverirler. ﴾77﴿
Ey insanlar! Rabbinizin emrine uyun. Çünkü sizin için kulaklar, gözler ve kalpler yaratan O’dur. Ne kadar da az şükrediyorsunuz? ﴾78﴿
Sizi yaratıp yeryüzünde yayan da O’dur. Nihâyet yine O’nun huzurunda toplanacaksınız. ﴾79﴿
Hayat veren de O, öldüren de O’dur. Gece ile gündüzü aksamadan peş peşe getiren de O’dur. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız? ﴾80﴿
Akıllarını başlarına almak yerine onlar da kalkıp, kendilerinden önceki inkârcıların söylediklerine benzer şeyler söylediler. ﴾81﴿
Şöyle dediler: “Ölüp toprak ve çürümüş kemik yığını hâline geldiğimiz zaman mı, yani biz o halde iken mi yeni bir yaratılışla tekrar diriltileceğiz?” ﴾82﴿
“Doğrusu, böyle tehditler bize yapıldığı gibi, bizden önce atalarımıza da yapılmıştı. Fakat bu, öncekilerin masallarından başka bir şey değil!” ﴾83﴿
Rasûlüm! Onlara: “Yeryüzü ve içindekiler kimindir? Biliyorsanız söyleyin!” diye sor. ﴾84﴿
Elbette, “Allah’ındır” diyecekler. Sen de: “Öyleyse neden düşünüp ders almıyorsunuz?” de. ﴾85﴿
Onlara: “Peki, yedi kat göğün Rabbi ve büyük arşın sahibi kimdir?” diye sor. ﴾86﴿
Elbette, “Bunlar da Allah’ındır” diyecekler. Sen de: “O halde hiç O’na karşı gelmekten sakınmayacak mısınız?” de. ﴾87﴿
Onlara şunu da sor: “Tüm kâinatın hükümranlığını elinde tutan ve her şeyi koruyup gözeten, fakat kendisi korunmaya muhtaç olmayan kimdir? Haydi, biliyorsanız buna da cevap verin!” ﴾88﴿
Yine “Bunlar da Allah’ındır” diyecekler. Sen de: “Öyleyse nasıl oluyor da büyülenmişçesine gerçeklerden böylesine uzaklaşıyorsunuz?” de. ﴾89﴿