Ey iman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri yakın dost, sırdaş ve işlerinize vekil edinmeyin! Siz onlara safça sevgi gösterisinde bulunuyorsunuz. Oysa onlar size gelen gerçeği inkâr etmiş ve sırf Rabbiniz olan Allah’a inandığınız için Peygamber’i ve sizi yurdunuzdan çıkarmışlardır. Eğer siz gerçekten benim yolumda cihâd etmek ve rızâmı kazanmak maksadıyla yurdunuzu terk edip çıktıysanız, kâfirlere nasıl sevgi gösterip sır verebilirsiniz? Gerçek şu ki, sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da ben çok iyi bilmekteyim. Bundan böyle içinizden kim onlara sevgi besler ve sır verirse, kesinlikle dümdüz yoldan sapmış olur!﴾1﴿Eğer onlar sizi ele geçirecek olsalar, size karşı acımasız bir düşman kesilirler, ellerini ve dillerini size fenâlık yapmak için uzatırlar ve sizin de kendileri gibi kâfir olmanızı cân ü gönülden isterler.﴾2﴿Kıyâmet günü ne yakınlarınızın size faydası olacaktır, ne de çocuklarınızın. Çünkü Allah o gün aranızı ayıracaktır. Allah, bütün yaptıklarınızı görmektedir.﴾3﴿İbrâhim’de ve beraberindeki mü’minlerde sizin için uyulması gereken güzel bir örnek vardır. Onlar putperest kavimlerine şöyle demişlerdi: “Biz kesinlikle sizden de sizin Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan da uzağız. Sizi ve bâtıl dîninizi reddediyoruz. Sizinle bizim aramıza, siz sadece tek olan Allah’a iman edinceye kadar sürüp gidecek bir düşmanlık ve nefret girmiş bulunmaktadır.” Ancak İbrâhim’in babasına söylediği: “Senin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim; ancak Allah’tan gelecek bir azabı senden savmam da mümkün değil” demesi örnek olmaz! Onlar şöyle dua ederlerdi: “Rabbimiz! Yalnızca sana güvenip dayandık, sana yöneldik. Dönüşümüz de ancak sanadır!”﴾4﴿“Rabbimiz! İmtihan için kâfirleri üzerimize salıp bizi musîbetlere maruz bırakma! Rabbimiz! Bizi bağışla! Şüphesiz sen, kudreti dâimâ üstün gelen, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olansın!”﴾5﴿