Hem onlara, “Allah'ın indirdiğine (Kur'ân'a) ve peygambere (sünnetine) gelin!” denildiği zaman: “Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyler bize yeter!” dediler. Ya ataları bir şey bilmeyen ve doğru yolu (da) bulamayan kimseler idiyse! (Yine de onlara mı tâbi' olacaklar?)﴾104﴿Ey îmân edenler! Siz kendinize bakın! Hidâyete erdiğiniz takdirde, dalâlete düşenler size zarar vermez. Dönüşünüz hep berâber ancak Allah'adır; artık (O,)yapmakta olduğunuz şeyleri size haber verecektir.﴾105﴿Ey îmân edenler! Birinize ölüm geldiği zaman vasiyet esnâsında aranızdaki şâhidlik, ya içinizden adâletli iki kişi(nin şâhidliği) veya siz yeryüzünde (başka yerlerde)yolculuk ederken bu hâlde başınıza ölüm musîbeti geldiğinde, siz(in dîniniz)den olmayan başka iki kişi(nin şâhidliği)dir. Eğer (bu gayr-i müslim iki şâhidden) şübhelenirseniz, namazdan sonra onları alıkoyarsınız da (sizin teklîfinizle) Allah'a şöyle yemîn ederler: "Akrabâ da olsa buna (bu yemîninize) mukabil hiçbir bedel satın almayacağız ve Allah'ın şâhidliğini gizlemeyeceğiz; o takdirde muhakkak ki biz, elbette günahkârlardan oluruz!"﴾106﴿Fakat onların (o gayr-i müslim iki şâhidin) gerçekten bir günah işledikleri (yalan söyledikleri) anlaşılırsa, bu takdirde haklarına tecâvüz edilen kimselerden (şâhidliğe) daha lâyık olan başka iki kişi, onların (o gayr-i müslim iki şâhidin) yerine geçer de (yine sizin istemenizle) Allah'a şöyle yemîn ederler: “Elbet bizim şâhidliğimiz, onların şâhidliğinden daha doğrudur ve (biz hakka) tecâvüz etmedik. Yoksa muhakkak ki biz gerçekten zâlimlerden oluruz!”﴾107﴿Bu (hüküm), şâhidliği lâyıkıyla yapmalarına veya yeminlerinden sonra (vârisler tarafından) yeminler(in)in reddedilmesinden korkmalarına en yakın bir çâredir. Artık Allah'dan sakının ve (emirlerini) dinleyin! Çünki Allah, (isyanlarındaki ısrarları yüzünden) fâsıklar topluluğunu hidâyete erdirmez.﴾108﴿