Tâ-Hâ Sûresi
< 318 >
16. Cüz
(Habîbim, yâ Muhammed!) İşte böylece geçmiş (ümmet)lerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Gerçekten sana katımızdan bir Zikir (Kur'ân) verdik. ﴾99﴿ Kim ondan yüz çevirirse, artık şübhesiz ki o, kıyâmet günü ağır bir yük (olan günahlarının vebâlini) yüklenecektir. ﴾100﴿ (Onlar) onda (o vebâlin altında) ebedî olarak kalıcıdırlar. Kıyâmet gününde, onlar için (bu) ne fenâ bir yüktür! ﴾101﴿ O gün ki, sûra (ikinci kez) üfürülür ve o gün günahkârları, gözleri gömgök (kör)olarak haşrederiz. ﴾102﴿ Kendi aralarında: “(Dünyada) on (gün)den fazla kalmadınız” diye gizli gizli konuşurlar. ﴾103﴿ Onların söylemekte olduklarını en iyi bilen biziz! O vakit onların gidişâtça en akıllı olanı: “(Siz) sâdece bir gün kaldınız” der. ﴾104﴿ (Ey Resûlüm!) Sana (kıyâmet gününde) dağlar(ın nasıl olacağın)dan soruyorlar; de ki: “Rabbim (o gün) onları ufalayıp savuracak!” ﴾105﴿ “Onları(n yerlerini) dümdüz, bomboş bir hâlde bırakacak!” ﴾106﴿ “Orada ne bir çukur, ne de bir tümsek göreceksin!” ﴾107﴿ “O gün (herkes) o çağırıcıya (İsrâfîl'e) uyarlar; ona karşı yan çizmek yoktur. Öyle ki, Rahmân('ın heybetin)den dolayı sesler kısılmıştır; artık seslerin en hafîfinden(yalvaran dudakların kıpırdaması, korkulu ayakların hışırtısından) başka bir şey işitmezsin!” ﴾108﴿ “O gün, Rahmân'ın kendisine izin verdiği ve sözce kendisinden râzı olduğu(konuşmasına izin verdiği) kimseden başkasının şefâati fayda vermez.” ﴾109﴿ “(O) onların önlerindekini ve arkalarındakini (geçmişlerini ve geleceklerini) bilir; ve (onlar) bunu ilmen kuşatamazlar.” ﴾110﴿ “Ve bütün yüzler O Hayy-ı Kayyûm (hayat sâhibi olan ve herşey kendisiyle kaim olan Allah) için (huzûrunda) baş eğmişlerdir; zulüm yüklenen kimse ise, gerçekten hüsrâna uğramıştır.” ﴾111﴿ “Kim mü'min olarak sâlih amellerden işlerse, ne zulüm edilmekten ne de hakkının yenmesinden korkar.” ﴾112﴿ İşte böylece onu, Arabca bir Kur'ân olarak indirdik ve onda (yaptığımız)tehdidleri türlü şekillerde açıkladık. Tâ ki onlar (günahlardan) sakınsınlar, ya da (o Kur'ân), onlar için (ders alacakları) bir ibret meydana getirsin. ﴾113﴿
سُورَةُ طٰهٰ
< ٣١٨ >
الجزء١٦
كَذٰلِكَ نَقُصُّ عَلَيْكَ مِنْ اَنْبَٓاءِ مَا قَدْ سَبَقَۚ وَقَدْ اٰتَيْنَاكَ مِنْ لَدُنَّا ذِكْرًاۚ ﴿٩٩﴾ مَنْ اَعْرَضَ عَنْهُ فَاِنَّهُ يَحْمِلُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وِزْرًاۙ ﴿١٠٠﴾ خَالِد۪ينَ ف۪يهِۜ وَسَٓاءَ لَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ حِمْلًاۙ ﴿١٠١﴾ يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ وَنَحْشُرُ الْمُجْرِم۪ينَ يَوْمَئِذٍ زُرْقًاۚ ﴿١٠٢﴾ يَتَخَافَتُونَ بَيْنَهُمْ اِنْ لَبِثْتُمْ اِلَّا عَشْرًا ﴿١٠٣﴾ نَحْنُ اَعْلَمُ بِمَا يَقُولُونَ اِذْ يَقُولُ اَمْثَلُهُمْ طَر۪يقَةً اِنْ لَبِثْتُمْ اِلَّا يَوْمًا۟ ﴿١٠٤﴾ وَيَسْـَٔلُونَكَ عَنِ الْجِبَالِ فَقُلْ يَنْسِفُهَا رَبّ۪ي نَسْفًاۙ ﴿١٠٥﴾ فَيَذَرُهَا قَاعًا صَفْصَفًاۙ ﴿١٠٦﴾ لَا تَرٰى ف۪يهَا عِوَجًا وَلَٓا اَمْتًا ﴿١٠٧﴾ يَوْمَئِذٍ يَتَّبِعُونَ الدَّاعِيَ لَا عِوَجَ لَهُۚ وَخَشَعَتِ الْاَصْوَاتُ لِلرَّحْمٰنِ فَلَا تَسْمَعُ اِلَّا هَمْسًا ﴿١٠٨﴾ يَوْمَئِذٍ لَا تَنْفَعُ الشَّفَاعَةُ اِلَّا مَنْ اَذِنَ لَهُ الرَّحْمٰنُ وَرَضِيَ لَهُ قَوْلًا ﴿١٠٩﴾ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْد۪يهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلَا يُح۪يطُونَ بِه۪ عِلْمًا ﴿١١٠﴾ وَعَنَتِ الْوُجُوهُ لِلْحَيِّ الْقَيُّومِۜ وَقَدْ خَابَ مَنْ حَمَلَ ظُلْمًا ﴿١١١﴾ وَمَنْ يَعْمَلْ مِنَ الصَّالِحَاتِ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَا يَخَافُ ظُلْمًا وَلَا هَضْمًا ﴿١١٢﴾ وَكَذٰلِكَ اَنْزَلْنَاهُ قُرْاٰنًا عَرَبِيًّا وَصَرَّفْنَا ف۪يهِ مِنَ الْوَع۪يدِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ اَوْ يُحْدِثُ لَهُمْ ذِكْرًا ﴿١١٣﴾

Önceki Sonraki


logo