Tâ-Hâ Sûresi
< 311 >
16. Cüz
İman edip sâlih ameller işleyenler için Rahmân, gönüllerde bir sevgi meydana getirecektir. ﴾96﴿ Biz bu Kur’an’ı senin dilinde indirip anlaşılmasını kolaylaştırdık ki, kalpleri Allah korkusu ve saygısıyla dopdolu olup günahlardan sakınanları onunla müjdeleyesin; boş bir inatla küfürde direnenleri de yine onunla uyarasın. ﴾97﴿ Onlardan önce biz nice nesilleri helâk ettik. Şimdi sen onlardan geriye kalan bir tek kişi görebiliyor, yahut onlara ait cılız da olsa bir ses duyabiliyor musun? ﴾98﴿
Tâ-Hâ Sûresi
Tâ. Hâ. ﴾1﴿ Biz bu Kur’an’ı sana güçlük çekip bedbaht olasın diye indirmedik. ﴾2﴿ Onu ancak Allah’tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik. ﴾3﴿ O Kur’an, yeri ve yüce gökleri Yaratan tarafından parça parça indirilmiştir. ﴾4﴿ Rahmân arşa istivâ etmiştir. ﴾5﴿ Bütün göklerdekiler, yerdekiler, göklerle yer arasında bulunanlar ve nemli toprağın altında olanlar yalnızca O’na aittir. ﴾6﴿ Sen sözü açıktan söylemiş olsan da gizli söylemiş olsan da Allah için birdir; çünkü O gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir. ﴾7﴿ Allah ki, kendisinden başka hiçbir ilâh yoktur. En güzel isimler O’na aittir. ﴾8﴿ Rasûlüm! Mûsâ’nın haberi sana geldi mi? ﴾9﴿ Hani o, gece çölde yol alırken uzaktan bir ateş görmüştü de âilesine: “Siz burada bekleyin. Gözüme bir ateş ilişti; belki size oradan bir kor parçası getiririm, yahut ateşin yanında bize yol gösterecek birini bulurum” demişti. ﴾10﴿ Ateşin yanına varınca kendisine: “Ey Mûsâ!” diye nidâ edildi: ﴾11﴿ “Şüphesiz ben senin Rabbinim. Haydi ayakkabılarını çıkar; çünkü sen mukaddes Tuvâ Vâdisi’nde bulunuyorsun!” ﴾12﴿
سُورَةُ طٰهٰ
< ٣١١ >
الجزء١٦
اِنَّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَيَجْعَلُ لَهُمُ الرَّحْمٰنُ وُدًّا ﴿٩٦﴾ فَاِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لِتُبَشِّرَ بِهِ الْمُتَّق۪ينَ وَتُنْذِرَ بِه۪ قَوْمًا لُدًّا ﴿٩٧﴾ وَكَمْ اَهْلَكْنَا قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْنٍۜ هَلْ تُحِسُّ مِنْهُمْ مِنْ اَحَدٍ اَوْ تَسْمَعُ لَهُمْ رِكْزًا ﴿٩٨﴾
سُورَةُ طٰهٰ
طٰهٰۜ ﴿١﴾ مَٓا اَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْاٰنَ لِتَشْقٰىۙ ﴿٢﴾ اِلَّا تَذْكِرَةً لِمَنْ يَخْشٰىۙ ﴿٣﴾ تَنْز۪يلًا مِمَّنْ خَلَقَ الْاَرْضَ وَالسَّمٰوَاتِ الْعُلٰىۜ ﴿٤﴾ اَلرَّحْمٰنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوٰى ﴿٥﴾ لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَمَا تَحْتَ الثَّرٰى ﴿٦﴾ وَاِنْ تَجْهَرْ بِالْقَوْلِ فَاِنَّهُ يَعْلَمُ السِّرَّ وَاَخْفٰى ﴿٧﴾ اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ لَهُ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰى ﴿٨﴾ وَهَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ مُوسٰىۢ ﴿٩﴾ اِذْ رَاٰ نَارًا فَقَالَ لِاَهْلِهِ امْكُثُٓوا اِنّ۪ٓي اٰنَسْتُ نَارًا لَعَلّ۪ٓي اٰت۪يكُمْ مِنْهَا بِقَبَسٍ اَوْ اَجِدُ عَلَى النَّارِ هُدًى ﴿١٠﴾ فَلَمَّٓا اَتٰيهَا نُودِيَ يَا مُوسٰى ﴿١١﴾ اِنّ۪ٓي اَنَا۬ رَبُّكَ فَاخْلَعْ نَعْلَيْكَۚ اِنَّكَ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًىۜ ﴿١٢﴾

Önceki Sonraki


logo