Meryem Sûresi
< 307 >
16. Cüz
(Ey Resûlüm, Mekke'li) kâfirleri, iş bitirildiği (hesap görüldüğü) zamanın dehşeti ile, pişmanlık günü ile korkut. Onlar hâlâ gaflet içindedirler, onlar iman etmiyorlar. ﴾39﴿ Gerçekten biz, arza ve bütün üzerindekilere varis olacağız, (Bizden başka kimse kalmıyacak). Onlar da hesap için hep bize döndürülecekler. ﴾40﴿ Kur'an'da İbrahîm'i de (kavmine) anlat. Çünkü o, doğruluğu çok olan bir peygamberdi. ﴾41﴿ Bir vakit (İbrahim) babasına şöyle demişti: “- Ey babam! İşitmez, görmez ve sana hiç bir faydası olmaz şeylere niçin tapıyorsun? ﴾42﴿ Ey babam! Gerçekten bana, sana gelmiyen ilim gelmiştir (Allah'ı bilmişimdir). O halde, bana uy da, seni doğru bir yola ileteyim. ﴾43﴿ Ey babam! Şeytana tapma, çünkü Şeytan Rahman'a (Allah'a) asi oldu. ﴾44﴿ Ey babam! Doğrusu ben korkarım ki, sana Rahman'dan bir azap dokunur da Şeytan'a (Cehennem'de) arkadaş olursun.” ﴾45﴿ İbrahim'e babası dedi ki: “- Ey İbrahîm! Sen benim ilâhlarımdan (taptığım putlardan) yüz mü çeviriyorsun? Yemin ederim ki, eğer (onlara sövmekten) vaz geçmezsen, seni muhakkak taşla koğar öldürürüm. Uzun bir müddet benden ayrıl, git.” ﴾46﴿ İbrahim şöyle dedi: “- (Benden sana fenalık gelmez, emniyet ve) selâm sana olsun, senin için Rabbimden mağfiret dileyeceğim. Çünkü O, bana çok lütufkârdır. ﴾47﴿ Ben, sizden ve Allah'dan başka taptıklarınızdan (putlardan) çekilip ayrılırım da, Rabbime dua (ibadet) ederim. Umulur ki Rabbime ibadet etmekle mahrum olmam (yaptığım ibadet, sizin putlara ettiğiniz ibadet gibi boşa çıkmaz.)” ﴾48﴿ Ne zaman ki, kâfirleri ve Allah'tan başka taptıklarını, İbrahim terkedip (Babil'den Şam'a) çekildi; biz de ona İshak'ı ve Yakub'u ihsan ettik ve her birini birer Peygamber yaptık. ﴾49﴿ Hem bunlara rahmetimizden ihsanlar eyledik (çokca mal ve evlâd verdik). Hepsine de dillerde (bütün dinlerde) güzel ve yüksek bir övgü verdik. ﴾50﴿ Kur'an'da Mûsa'yı da an; çünkü o, ihlâs sahibi idi ve İsrail Oğullarına gönderilmiş bir Peygamberdi. ﴾51﴿
سُورَةُ مَرْيَمَ
< ٣٠٧ >
الجزء١٦
وَاَنْذِرْهُمْ يَوْمَ الْحَسْرَةِ اِذْ قُضِيَ الْاَمْرُۚ وَهُمْ ف۪ي غَفْلَةٍ وَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ ﴿٣٩﴾ اِنَّا نَحْنُ نَرِثُ الْاَرْضَ وَمَنْ عَلَيْهَا وَاِلَيْنَا يُرْجَعُونَ۟ ﴿٤٠﴾ وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ اِبْرٰه۪يمَۜ اِنَّهُ كَانَ صِدّ۪يقًا نَبِيًّا ﴿٤١﴾ اِذْ قَالَ لِاَب۪يهِ يَٓا اَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ وَلَا يُبْصِرُ وَلَا يُغْن۪ي عَنْكَ شَيْـًٔا ﴿٤٢﴾ يَٓا اَبَتِ اِنّ۪ي قَدْ جَٓاءَن۪ي مِنَ الْعِلْمِ مَا لَمْ يَأْتِكَ فَاتَّبِعْن۪ٓي اَهْدِكَ صِرَاطًا سَوِيًّا ﴿٤٣﴾ يَٓا اَبَتِ لَا تَعْبُدِ الشَّيْطَانَۜ اِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلرَّحْمٰنِ عَصِيًّا ﴿٤٤﴾ يَٓا اَبَتِ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اَنْ يَمَسَّكَ عَذَابٌ مِنَ الرَّحْمٰنِ فَتَكُونَ لِلشَّيْطَانِ وَلِيًّا ﴿٤٥﴾ قَالَ اَرَاغِبٌ اَنْتَ عَنْ اٰلِهَت۪ي يَٓا اِبْرٰه۪يمُۚ لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ۬ لَاَرْجُمَنَّكَ وَاهْجُرْن۪ي مَلِيًّا ﴿٤٦﴾ قَالَ سَلَامٌ عَلَيْكَۚ سَاَسْتَغْفِرُ لَكَ رَبّ۪يۜ اِنَّهُ كَانَ ب۪ي حَفِيًّا ﴿٤٧﴾ وَاَعْتَزِلُكُمْ وَمَا تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ وَاَدْعُوا رَبّ۪يۘ عَسٰٓى اَلَّٓا اَكُونَ بِدُعَٓاءِ رَبّ۪ي شَقِيًّا ﴿٤٨﴾ فَلَمَّا اعْتَزَلَهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِۙ وَهَبْنَا لَهُٓ اِسْحٰقَ وَيَعْقُوبَۜ وَكُلًّا جَعَلْنَا نَبِيًّا ﴿٤٩﴾ وَوَهَبْنَا لَهُمْ مِنْ رَحْمَتِنَا وَجَعَلْنَا لَهُمْ لِسَانَ صِدْقٍ عَلِيًّا۟ ﴿٥٠﴾ وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مُوسٰىۘ اِنَّهُ كَانَ مُخْلَصًا وَكَانَ رَسُولًا نَبِيًّا ﴿٥١﴾

Önceki Sonraki


logo