«Ve ey kavmim! Sizden onun üzerine bir mal istemiyorum. Benim mükâfaatım ancak Allah Teâlâ'ya aittir ve ben imân edenleri kovucu değilim. Şüphe yok ki, onlar Rablerine kavuşanlardır velâkin ben sizi cahillik eder bir tâife görüyorum.» ﴾29﴿
«Ve ey kavmim! Eğer ben onları kovar isem bana Allah Teâlâ'dan başka kim yardım eder. Artık hiç düşünmez misiniz?» ﴾30﴿
«Ve ben size, 'Benim yanımda Allah Teâlâ'nın hazineleri vardır' demiyorum. Ve ben gaybı bilmem. Ve ben demem ki, 'Ben muhakkak bir meleğim', veya demem ki, 'Sizin gözlerinizin hor gördüğü kimselere Allah Teâlâ elbette hayır vermeyecektir.' Allah Teâlâ onların nefislerinde olanı da bihakkın bilendir. Şüphe yok ki, ben o vakit zalimlerden olmuş olurum.» ﴾31﴿
Dediler ki: «Ey Nûh! Bizim ile muhakkak ki mücadelede bulundun, artık mücadelemizi arttırdın. Eğer sen sâdıklardan oldun ise imdi bize tehdit ettiğin şeyi getiriver.» ﴾32﴿
Dedi ki: «Onu size ancak Allah Teâlâ dilerse getirir ve siz aciz bırakıcılar değilsinizdir. ﴾33﴿
«Ve benim nasihatım size faide verecek değildir, size nasihatta bulunmak istesem de, eğer Allah Teâlâ sizi idlâl etmek irâde eder oldu ise. Rabbiniz O'dur ve O'na döndürüleceksinizdir.» ﴾34﴿
Yoksa, «O'nu uydurdu!» mu diyorlar? De ki: «Eğer onu ben uydurdum ise günahı benim üzerimedir. Halbuki, ben sizin yapar olduğunuz günahtan berîyim.» ﴾35﴿
Ve Nûh'a vahyolundu ki, «Muhakkak kavminden imân etmeyecektir, ancak cidden imân etmiş olanlar müstesna. Artık yapar oldukları şey ile mahzun olma.» ﴾36﴿
«Gemiyi Bizim nezaretimiz ve vahyimiz ile yap ve zulmetmiş olanlar hakkında Bana müracaatta bulunma. Şüphe yok ki, onlar boğulmuşlardır.» ﴾37﴿