Nahl Sûresi
< 280 >
14. Cüz
(Bundan) sonra (şunu bil ki) senin Rabbin bir cehalet yüzünden kötülük yapıb da sonra bunun ardından tevbe ve ıslah (-ı nefs) edenlerin, hiç şübhesiz, lehinedir. Hakıykat, senin Rabbin, (bu hallerin) arkasından elbette çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir. ﴾119﴿ Hakıykaten İbrâhîm (başlı başına) bir ümmetdi; Allaha itaatkârdı, (baatıl dînlerden uzak ve) müvahhid bir müslümandı. O, (hiçbir zaman) müşriklerden olmamışdır. ﴾120﴿ O, (Allahın) ni'metlerine şükredendi. (Allah) onu beğenib seçmiş, kendisini doğru bir yola iletmîşdi. ﴾121﴿ Biz ona dünyâda bir güzellik (iyi bir hal ve mevki) vermişdik. Şübhesiz ki o, âhıretde de mutlakaa saalihlerdendir. ﴾122﴿ Sonra (Habibim) sana: «Müvahhid bir müslüman olarak Ibrâhîmin dînine uy. O, (hiçbir zaman) müşriklerden olmadı» diye vahyetdik. ﴾123﴿ Cumartesi ta'tîli ancak onda ihtilâfa düşenlere (farz) edilmişdi. Şübhesiz ki Rabbin onların ihtilâf edegeldikleri şeyler hakkında kıyamet günü aralarında hükmedecekdir. ﴾124﴿ (İnsanları) Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğüdle da'vet et. Onlarla mücâdeleni en güzel (tarıyk) hangisi ise onunla yap. Şübhesiz ki Rabbin, O, yolundan sapan kimseyi en çok bilendir. O, hidâyete ermişler de en iyi bilendir. ﴾125﴿ Eğer her hangi bir ceza ile mukaabele edecek olursanız ancak size reva görülen ukubetin misillemesiyle ceza yapın. Sabrederseniz, andolsun ki, bu, tehammül edenler için elbet daha hayırlıdır. ﴾126﴿ Sabret. Senin sabrın Allah (ın tevfîkına istinâd) dan başka (bir şey) değildir. Onlara karşı tasalanma, onların kurmakda oldukları tuzaklardan dolayı (telâşa ve) sıkıntıya da düşme. ﴾127﴿ Çünkü Allah hiç şüphesiz (küfr ve ma'sıyetlerden) sakınanlarla, bir de dâima iyilik edenlerin kendileriyle beraberdir. ﴾128﴿
سُورَةُ النَّحْلِ
< ٢٨٠ >
الجزء١٤
ثُمَّ اِنَّ رَبَّكَ لِلَّذ۪ينَ عَمِلُوا السُّٓوءَ بِجَهَالَةٍ ثُمَّ تَابُوا مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ وَاَصْلَحُٓواۙ اِنَّ رَبَّكَ مِنْ بَعْدِهَا لَغَفُورٌ رَح۪يمٌ۟ ﴿١١٩﴾ اِنَّ اِبْرٰه۪يمَ كَانَ اُمَّةً قَانِتًا لِلّٰهِ حَن۪يفًاۜ وَلَمْ يَكُ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۙ ﴿١٢٠﴾ شَاكِرًا لِاَنْعُمِهِۜ اِجْتَبٰيهُ وَهَدٰيهُ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ ﴿١٢١﴾ وَاٰتَيْنَاهُ فِي الدُّنْيَا حَسَنَةًۜ وَاِنَّهُ فِي الْاٰخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِح۪ينَۜ ﴿١٢٢﴾ ثُمَّ اَوْحَيْنَٓا اِلَيْكَ اَنِ اتَّبِعْ مِلَّةَ اِبْرٰه۪يمَ حَن۪يفًاۜ وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ ﴿١٢٣﴾ اِنَّمَا جُعِلَ السَّبْتُ عَلَى الَّذ۪ينَ اخْتَلَفُوا ف۪يهِۜ وَاِنَّ رَبَّكَ لَيَحْكُمُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ ف۪يمَا كَانُوا ف۪يهِ يَخْتَلِفُونَ ﴿١٢٤﴾ اُدْعُ اِلٰى سَب۪يلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُمْ بِالَّت۪ي هِيَ اَحْسَنُۜ اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَب۪يلِه۪ وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَد۪ينَ ﴿١٢٥﴾ وَاِنْ عَاقَبْتُمْ فَعَاقِبُوا بِمِثْلِ مَا عُوقِبْتُمْ بِه۪ۜ وَلَئِنْ صَبَرْتُمْ لَهُوَ خَيْرٌ لِلصَّابِر۪ينَ ﴿١٢٦﴾ وَاصْبِرْ وَمَا صَبْرُكَ اِلَّا بِاللّٰهِ وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَلَا تَكُ ف۪ي ضَيْقٍ مِمَّا يَمْكُرُونَ ﴿١٢٧﴾ اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الَّذ۪ينَ اتَّقَوْا وَالَّذ۪ينَ هُمْ مُحْسِنُونَ ﴿١٢٨﴾

Önceki Sonraki


logo