Ve Allah'a karşı baş kaldırmayın; çünkü ben size açık bir bürhanla (peygamberliğime delâlet eden mucizelerle) geliyorum. ﴾19﴿
Biliniz ki, ben, sizin beni taşlamanızdan (döğüp öldürmenizden) Rabbime ve Rabbinize sığınırım. ﴾20﴿
Eğer bana iman etmezseniz (peygamberliğimi tasdik etmezseniz), benden ayrılın, çekilin.” ﴾21﴿
Sonra Mûsa Rabbine şöyle dua etti: “- (Ey Rabbim, bu müşriklere müstahak oldukları cezayı ver; çünkü) bunlar günahkâr bir kavimdir.” ﴾22﴿
(Hak Tealâ buyurdu ki): “-Hemen kullarımı geceleyin yürüt; çünkü siz (iman etmiyen Firavun ve askerleri tarafından) takib edileceksiniz. ﴾23﴿
Denizi de (karşı yakaya geçtikten sonra, sana açılan yolu da kapamayıp) açık bırak; çünkü onlar (açık görecekleri bu yola girip) bir ordu halinde boğulmuş olacaklardır.” ﴾24﴿
(Firavun ve ordusu boğulduktan sonra) geriye neler bırakmışlardı! Ne bahçeler, ne kaynaklar... ﴾25﴿
Ne çiftlikler, ne güzel konaklar... ﴾26﴿
İçinde zevk sürdükleri ne nimet ve refah... ﴾27﴿
İşte bize isyan edenlere böyle yaparız. Onların mülklerini başka bir kavme miras bıraktık. ﴾28﴿
Nihayet (Firavun ve kavminin) üzerlerine ne gök ağladı, ne yer; ne de (azap bakımından) geciktirildiler. ﴾29﴿
Gerçekten İsraîloğullarını kurtarmıştık o zilletli azabdan: ﴾30﴿
Firavun'dan (esaretinden ve oğullarının öldürülmesinden). Çünkü o azgın müsriflerdendi, (şirke varanlardandı). ﴾31﴿
Celâlim hakkı için, biz İsraîloğullarına, bildiğimiz gibi, âlemlerin üstünde hayır vermiştik. ﴾32﴿
Ve onlara (denizin açılması, bıldırcın ve kudret helvası gibi) alâmetlerden öylesini vermiştik ki, onda büyük bir nimet vardı. ﴾33﴿
Fakat (Ey Rasûlüm, senin kavmin olan) şunlar diyorlar ki: ﴾34﴿
“-İlk ölümümüzden başka bir şey yok; ve biz yeniden diriltilecek değiliz. ﴾35﴿
(Ey öldükten sonra dirileceğimize inananlar) eğer doğru iseniz haydi getirin babalarımızı... (onları diriltin de, dirilmenin hak olduğunu bize haber versinler).” ﴾36﴿
(Ey Rasûlüm, kuvvet ve şiddet bakımından) senin kavmin mi hayırlı, yoksa (etbaı çok) Tübba'ın kavmi ve onlardan evvelkiler mi? Hep onları helâk ettik çünkü günahkâr idiler. ﴾37﴿
Biz göklerle yeri ve aralarındakileri, eğlence ve boşuna iş yapanlar olarak yaratmadık. ﴾38﴿
Ancak bunları (iman ve itaatı gerektiren) hak için yarattık; fakat onların, (Mekke kâfirlerinin) çoğu bilmezler. ﴾39﴿