Zuhruf Sûresi
< 494 >
25. Cüz
Mücrimler ise ebediyen Cehennem azabındadırlar. ﴾74﴿ Azapları hafifletilmez; orada ümitsizdirler. ﴾75﴿ Biz onlara zulmetmedik ki! Onlar kendilerine yazık ettiler. ﴾76﴿ “Yâ Mâlik! Rabbin işimizi bitirsin artık” diye seslenirler. O da “Siz kalıcısınız” der. ﴾77﴿ Biz size hakkı getirmiştik; fakat çoğunuz haktan hoşlanmazsınız. ﴾78﴿ Yoksa onlar işlerini sağlama mı aldılar? Biz de işi sağlama alıyoruz. ﴾79﴿ Veya onların gizlediklerini veya fısıldaşmalarını Bizim işitmediğimizi mi sanıyorlar? Elbette işitiyoruz; yanlarındaki elçilerimiz de yazıyorlar. ﴾80﴿ De ki: Eğer Rahmân'ın oğlu olsaydı, ona ibadet edenlerin ilki ben olurdum. ﴾81﴿ Gökler ile yerin Rabbi ve Arş'ın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir. ﴾82﴿ Bırak onları, dalsınlar, eğlensinler, vaad edilen günlerine kavuşuncaya kadar. ﴾83﴿ Gökte de tanrı Odur, yerde de tanrı Odur. Onun her işi hikmetlidir, O herşeyi bilir. ﴾84﴿ Şânı ne yücedir Onun ki, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin egemenliği Onundur. Kıyamet vaktinin bilgisi Onun katındadır. Siz de Onun huzuruna döneceksiniz. ﴾85﴿ Onların Allah'tan başka yakardıkları şeyler ise şefaat yetkisine sahip değillerdir—ancak bilerek hakka şahitlik edenler müstesna. ﴾86﴿ Onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan, “Allah” derler. Öyleyse nasıl tersleri dönüyor? ﴾87﴿ Peygamberin “Yâ Rabbi, bunlar inanmayan bir kavimdir” deyişini de Allah işitiyor. ﴾88﴿ Sen onlara aldırma ve “Size selâm olsun” de. Yakında onlar da görecekler. ﴾89﴿
سُورَةُ الزُّخْرُفِ
< ٤٩٤ >
الجزء٢٥
اِنَّ الْمُجْرِم۪ينَ ف۪ي عَذَابِ جَهَنَّمَ خَالِدُونَۚ ﴿٧٤﴾ لَا يُفَتَّرُ عَنْهُمْ وَهُمْ ف۪يهِ مُبْلِسُونَۚ ﴿٧٥﴾ وَمَا ظَلَمْنَاهُمْ وَلٰكِنْ كَانُوا هُمُ الظَّالِم۪ينَ ﴿٧٦﴾ وَنَادَوْا يَا مَالِكُ لِيَقْضِ عَلَيْنَا رَبُّكَۜ قَالَ اِنَّكُمْ مَاكِثُونَ ﴿٧٧﴾ لَقَدْ جِئْنَاكُمْ بِالْحَقِّ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَكُمْ لِلْحَقِّ كَارِهُونَ ﴿٧٨﴾ اَمْ اَبْرَمُٓوا اَمْرًا فَاِنَّا مُبْرِمُونَۚ ﴿٧٩﴾ اَمْ يَحْسَبُونَ اَنَّا لَا نَسْمَعُ سِرَّهُمْ وَنَجْوٰيهُمْۜ بَلٰى وَرُسُلُنَا لَدَيْهِمْ يَكْتُبُونَ ﴿٨٠﴾ قُلْ اِنْ كَانَ لِلرَّحْمٰنِ وَلَدٌۗ فَاَنَا۬ اَوَّلُ الْعَابِد۪ينَ ﴿٨١﴾ سُبْحَانَ رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ ﴿٨٢﴾ فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتّٰى يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذ۪ي يُوعَدُونَ ﴿٨٣﴾ وَهُوَ الَّذ۪ي فِي السَّمَٓاءِ اِلٰهٌ وَفِي الْاَرْضِ اِلٰهٌۜ وَهُوَ الْحَك۪يمُ الْعَل۪يمُ ﴿٨٤﴾ وَتَبَارَكَ الَّذ۪ي لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَاۚ وَعِنْدَهُ عِلْمُ السَّاعَةِۚ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿٨٥﴾ وَلَا يَمْلِكُ الَّذ۪ينَ يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ الشَّفَاعَةَ اِلَّا مَنْ شَهِدَ بِالْحَقِّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ ﴿٨٦﴾ وَلَئِنْ سَاَلْتَهُمْ مَنْ خَلَقَهُمْ لَيَقُولُنَّ اللّٰهُ فَاَنّٰى يُؤْفَكُونَۙ ﴿٨٧﴾ وَق۪يلِه۪ يَا رَبِّ اِنَّ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ قَوْمٌ لَا يُؤْمِنُونَۢ ﴿٨٨﴾ فَاصْفَحْ عَنْهُمْ وَقُلْ سَلَامٌۜ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ ﴿٨٩﴾

Önceki Sonraki


logo