Zuhruf Sûresi
< 490 >
25. Cüz
Bunun gibi, senden önce hangi beldeye Biz bir peygamber gönderdiysek, oranın refah içindeki ileri gelenleri de “Biz atalarımızı bir din üzerinde bulduk; onların izine uymuş gidiyoruz” dediler. ﴾23﴿ Peygamberleri, “Ya ben size atalarınızdan gördüğünüz şeyden daha doğrusunu getirmişsem?” dedi. Onlar ise “Biz sizinle gönderileni inkâr ediyoruz” dediler. ﴾24﴿ Biz de onlardan intikam aldık. Bir bak, peygamberlerini yalanlayanların sonu ne oldu. ﴾25﴿ Vaktiyle İbrahim de babasına ve kavmine demişti ki: “Ben sizin taptıklarınızdan uzağım. ﴾26﴿ “Ancak beni yaratana kulluk ederim. O mutlaka bana yol gösterecektir.” ﴾27﴿ İnsanlar hakka dönsünler diye, İbrahim bu sözü ardında miras bıraktı. ﴾28﴿ Bunları ve atalarını da, kendilerine hak ve onu açıklayıcı peygamber gelinceye kadar nimetlerimden nasiplendirdim. ﴾29﴿ Fakat onlara hak geldiğinde “Bu büyüdür; biz buna inanmıyoruz” dediler. ﴾30﴿ Bir de “Bu Kur'ân iki şehirden birindeki büyük bir adama indirilseydi ya” dediler. ﴾31﴿ Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyor? Oysa dünya hayatında onların geçimlerini Biz bölüştürdük ve birbirlerini istihdam etmelerine imkân verecek şekilde kimini diğerlerinden üstün düzeylere yükselttik. Fakat Rabbinin rahmeti, onların toplayabileceği herşeyden daha hayırlıdır. ﴾32﴿ İnsanlar tek bir inkârcı millet haline gelecek olmasa, Rahmân'ı inkâr edenlerin evlerinin tavanlarını ve bastıkları merdivenlerini gümüşten yapardık. ﴾33﴿
سُورَةُ الزُّخْرُفِ
< ٤٩٠ >
الجزء٢٥
وَكَذٰلِكَ مَٓا اَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ ف۪ي قَرْيَةٍ مِنْ نَذ۪يرٍ اِلَّا قَالَ مُتْرَفُوهَٓاۙ اِنَّا وَجَدْنَٓا اٰبَٓاءَنَا عَلٰٓى اُمَّةٍ وَاِنَّا عَلٰٓى اٰثَارِهِمْ مُقْتَدُونَ ﴿٢٣﴾ قَالَ اَوَلَوْ جِئْتُكُمْ بِاَهْدٰى مِمَّا وَجَدْتُمْ عَلَيْهِ اٰبَٓاءَكُمْۜ قَالُٓوا اِنَّا بِمَٓا اُرْسِلْتُمْ بِه۪ كَافِرُونَ ﴿٢٤﴾ فَانْتَقَمْنَا مِنْهُمْ فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّب۪ينَ۟ ﴿٢٥﴾ وَاِذْ قَالَ اِبْرٰه۪يمُ لِاَب۪يهِ وَقَوْمِه۪ٓ اِنَّن۪ي بَرَٓاءٌ مِمَّا تَعْبُدُونَۙ ﴿٢٦﴾ اِلَّا الَّذ۪ي فَطَرَن۪ي فَاِنَّهُ سَيَهْد۪ينِ ﴿٢٧﴾ وَجَعَلَهَا كَلِمَةً بَاقِيَةً ف۪ي عَقِبِه۪ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ ﴿٢٨﴾ بَلْ مَتَّعْتُ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ وَاٰبَٓاءَهُمْ حَتّٰى جَٓاءَهُمُ الْحَقُّ وَرَسُولٌ مُب۪ينٌ ﴿٢٩﴾ وَلَمَّا جَٓاءَهُمُ الْحَقُّ قَالُوا هٰذَا سِحْرٌ وَاِنَّا بِه۪ كَافِرُونَ ﴿٣٠﴾ وَقَالُوا لَوْلَا نُزِّلَ هٰذَا الْقُرْاٰنُ عَلٰى رَجُلٍ مِنَ الْقَرْيَتَيْنِ عَظ۪يمٍ ﴿٣١﴾ اَهُمْ يَقْسِمُونَ رَحْمَتَ رَبِّكَۜ نَحْنُ قَسَمْنَا بَيْنَهُمْ مَع۪يشَتَهُمْ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَتَّخِذَ بَعْضُهُمْ بَعْضًا سُخْرِيًّاۜ وَرَحْمَتُ رَبِّكَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ ﴿٣٢﴾ وَلَوْلَٓا اَنْ يَكُونَ النَّاسُ اُمَّةً وَاحِدَةً لَجَعَلْنَا لِمَنْ يَكْفُرُ بِالرَّحْمٰنِ لِبُيُوتِهِمْ سُقُفًا مِنْ فِضَّةٍ وَمَعَارِجَ عَلَيْهَا يَظْهَرُونَۙ ﴿٣٣﴾

Önceki Sonraki


logo