Tevbe Sûresi
< 194 >
10. Cüz
Muhakkak ki onlar daha evvel fitne çıkarmak istemişlerdi ve sana işleri altüst etmişlerdi. Tâ ki, hak geldi ve onların kerih görmüş olmalarına rağmen Allah Teâlâ'nın emri zahir oldu. ﴾48﴿ Ve onlardan, «Bana izin ver ve beni fitneye düşürme,» diyen de vardır. Haberiniz olsun ki, onlar fitnenin içine düşmüşlerdir. Ve şüphesiz ki cehennem, kâfirleri elbette kuşatmıştır. ﴾49﴿ Sana bir güzellik nâsip olunca onları mahzun eder. Ve eğer sana bir musibet dokunsa, «Biz muhakkak ki, tedbirimizi evvelce almış bulunduk» derler. Ve onlar sevinir bir halde geri dönerler. ﴾50﴿ De ki: «Bize Allah Teâlâ'nın yazmış olduğu şeyden başkası isabet etmez. o bizim Mevlâmızdır ve mü'min olanlar artık Allah Teâlâ'ya tevekkül etsinler.» ﴾51﴿ De ki: «Siz bizim hakkımızda iki güzellikten birinden başkasını mı beklersiniz? Ve bizler ise size Cenâb-ı Hakk'ın katından veya bizim ellerimizle bir azabın isabetini bekliyoruz. Artık bekleyiniz. Biz de sizinle beraber bekleyicileriz.» ﴾52﴿ De ki: «İster gönül rızasıyla ve ister kerhen infakta bulunun, elbette sizden kabul edilmeyecektir. Çünkü siz şüphe yok fâsıklar olan bir kavim olmuş oldunuz.» ﴾53﴿ Onlardan infak ettikleri şeylerin kabul edilmesine mani olan şey de, onların Allah Teâlâ'yı ve peygamberini inkâr etmiş olmalarıdır ve onlar namaza ancak üşenici oldukları halde gelirler ve onlar ancak kerih görür oldukları halde infakta bulunurlar. ﴾54﴿
سُورَةُ التَّوْبَةِ
< ١٩٤ >
الجزء١٠
لَقَدِ ابْتَغَوُا الْفِتْنَةَ مِنْ قَبْلُ وَقَلَّبُوا لَكَ الْاُمُورَ حَتّٰى جَٓاءَ الْحَقُّ وَظَهَرَ اَمْرُ اللّٰهِ وَهُمْ كَارِهُونَ ﴿٤٨﴾ وَمِنْهُمْ مَنْ يَقُولُ ائْذَنْ ل۪ي وَلَا تَفْتِنّ۪يۜ اَلَا فِي الْفِتْنَةِ سَقَطُواۜ وَاِنَّ جَهَنَّمَ لَمُح۪يطَةٌ بِالْكَافِر۪ينَ ﴿٤٩﴾ اِنْ تُصِبْكَ حَسَنَةٌ تَسُؤْهُمْۚ وَاِنْ تُصِبْكَ مُص۪يبَةٌ يَقُولُوا قَدْ اَخَذْنَٓا اَمْرَنَا مِنْ قَبْلُ وَيَتَوَلَّوْا وَهُمْ فَرِحُونَ ﴿٥٠﴾ قُلْ لَنْ يُص۪يبَنَٓا اِلَّا مَا كَتَبَ اللّٰهُ لَنَاۚ هُوَ مَوْلٰينَاۚ وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ ﴿٥١﴾ قُلْ هَلْ تَرَبَّصُونَ بِنَٓا اِلَّٓا اِحْدَى الْحُسْنَيَيْنِۜ وَنَحْنُ نَتَرَبَّصُ بِكُمْ اَنْ يُص۪يبَكُمُ اللّٰهُ بِعَذَابٍ مِنْ عِنْدِه۪ٓ اَوْ بِاَيْد۪ينَاۘ فَتَرَبَّصُٓوا اِنَّا مَعَكُمْ مُتَرَبِّصُونَ ﴿٥٢﴾ قُلْ اَنْفِقُوا طَوْعًا اَوْ كَرْهًا لَنْ يُتَقَبَّلَ مِنْكُمْۜ اِنَّكُمْ كُنْتُمْ قَوْمًا فَاسِق۪ينَ ﴿٥٣﴾ وَمَا مَنَعَهُمْ اَنْ تُقْبَلَ مِنْهُمْ نَفَقَاتُهُمْ اِلَّٓا اَنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللّٰهِ وَبِرَسُولِه۪ وَلَا يَأْتُونَ الصَّلٰوةَ اِلَّا وَهُمْ كُسَالٰى وَلَا يُنْفِقُونَ اِلَّا وَهُمْ كَارِهُونَ ﴿٥٤﴾

Önceki Sonraki


logo