De ki: “Sizi ancak vahiy ile korkutuyorum. Fakat sağırlar, korkutulmakta oldukları zaman çağrıyı işitmez!”﴾45﴿And olsun ki, onlara Rabbinin azâbından hafif bir kokucuk, azıcık dokunsaelbette: “Eyvah bize! Gerçekten biz zâlim kimselermişiz!” derler.﴾46﴿Kıyâmet günü (amellerin tartılması için) adâlet terâzilerini kurarız; artık kimse bir şeyle haksızlığa uğratılmaz. Hardal dânesi ağırlığında (bir amel) bile olsa, onu getiririz. Hesab görücüler olarak da biz yeteriz.﴾47﴿Celâlim hakkı için, Mûsâ ve Hârûn'a (hak ile bâtılı ayıran) Furkan'ı ve takvâ sâhibleri için bir ışık ve bir nasîhat olan (Tevrât)ı verdik.﴾48﴿(Takvâ sâhibleri) o kimselerdir ki, yalnızken (de) Rablerinden korkarlar, onlar kıyâmetten de korkan kimselerdir.﴾49﴿İşte bu (Kur'ân) da, mübârek bir zikirdir ki onu (biz) indirdik. Şimdi siz onu inkâr edenler misiniz?﴾50﴿Ve and olsun ki, daha önce İbrâhîm'e de rüşdünü (doğruyu bulma kabiliyetini)vermiştik ve onu(n buna ehil olduğunu) bilenler idik.﴾51﴿Hani babasına ve kavmine: “Sizin şu kendilerine tapınıcı olduğunuz heykeller de nedir?” demişti.﴾52﴿(Onlar:) “Atalarımızı onlara tapan kimseler bulduk” dediler.﴾53﴿(İbrâhîm:) “Yemîn olsun ki siz de atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz” dedi.﴾54﴿(Onlar:) “(Sen) bize hak ile mi geldin (ciddî mi konuşuyorsun), yoksa sen şaka yapanlardan mısın?” dediler.﴾55﴿(İbrâhîm şöyle) dedi: “Hayır! Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir ki, onları yoktan var etmiştir; ben de buna şâhidlik edenlerdenim.”﴾56﴿“Ve Allah'a yemîn olsun ki, (siz) arkasını dönen kimseler olarak dönüp gittikten sonra putlarınıza elbette bir tuzak kuracağım!”﴾57﴿