Siz, Bedir'de o kâfirleri kendi kuvvetinizle öldürmediniz. Lâkin Allah size yardım etmekle onları öldürdü. Ey Rasûlüm, düşmanların gözlerine bir avuç toprak attığın zaman da sen atmadın, ancak Allah attı; ve bunu, güzel bir ganimet ve zafer tecrübesi vermek için (yaptı) Muhakkak ki Allah, (söylenenleri) işiten, (her şeyi) bilendir. ﴾17﴿
Bu tecrübe gerçektir ve Allah, muhakkak kâfirlerin hilelerini zayıflatıp gevşetendir. ﴾18﴿
Eğer siz (Ey kâfirler! önce Kâbe'nin örtülerine yapışarak dua edip) zafer istiyordunuzsa, işte müminlerin zaferi ile Allah'ın hükmü size geldi. Eğer küfürden ve Peygambere düşmanlıktan vazgeçerseniz, hakkınızda daha hayırlı olur. Yok yine savaşa dönerseniz, biz de döneriz. Birliğiniz çok da olsa, size asla hiç bir fayda vermez. Çünkü Allah mü'minlerle beraberdir. ﴾19﴿
Ey mü'minler! Allah'a ve Rasûlüne itaat edin. (Kur'an'ı ve öğüdlerini) dinlediğiniz halde, Peygamberin emirlerinden yüz çevirmeyin. ﴾20﴿
Bir de (Kalbleriyle tasdik etmedikleri) işitmedikleri halde, (dilleriyle) işittik diyen münafık kâfirler gibi olmayın. ﴾21﴿
Çünkü Allah katında, yerde yürüyen hayvanların en kötüsü, (gerçeği) anlamıyan ve kabul etmiyen sağırlar ve dilsizlerdir. ﴾22﴿
Eğer Allah, ezelî ilminde onlarda bir hayır takdîr etseydi, elbette onlara duyururdu. (Bu hallerinde) kulaklarına soksaydı bile, yine onlar, muhakkak ki (Hakdan) yüz çevirerek döner giderlerdi (imandan çıkarlardı). ﴾23﴿
Ey Mü'minler! Peygamber, size hayat verecek olan şeriat emirlerine, sizi dâvet ettiği zaman, Allah'a ve Rasûlüne icabet edin. Bilin ki Allah, gerçekten kişi ile kalbi arasına girer (her şeyine hâkim olur, canını alır); ve siz muhakkak toplanıp ona varacaksınız. ﴾24﴿
Bir de öyle bir musibetten korkun ki; o, yalnız içinizde zulmedenlere isabet etmez (bu belâ başkalarına da geçer, umumî olur). Bilin ki, Allah'ın azabı çok şiddetlidir. ﴾25﴿