Fetih Sûresi
< 511 >
26. Cüz
Şübhesiz ki sana bîat edenler, ancak Allah'a bîat etmektedirler. Allah'ın (kudret)eli onların (sana bîat eden) ellerinin üzerindedir. Artık kim (bîatını) bozarsa, o takdirde ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah'a, hakkında söz verdiği şeyi yerine getirirse, bunun üzerine (Allah) ona yakında (pek) büyük bir mükâfât verecektir. ﴾10﴿ Bedevîlerden geri bırakılanlar, sana: “Bizi (bu sefere iştirâk etmekten) mallarımız ve âilelerimiz alıkoydu; bu yüzden bizim için (Allah'dan) mağfiret dile!” diyecektir. (Onlar)dilleriyle, kalblerinde olmayanı söylüyorlar. De ki: “Eğer (Allah) size bir zarar (dokundurmak)ister veya size bir fayda (vermek) dilerse, sizin için Allah'dan (gelecek) bir şeye (karşı, onu def' edecek bir güce) kim mâlik olabilir? Hayır! Allah, yapmakta olduklarınızdan hakkıyla haberdardır.” ﴾11﴿ “Hayır! Peygamberin ve mü'minlerin (müşrikler tarafından öldürülüp) ebediyen âilelerine dönmeyeceğini sanmıştınız. Bu, kalblerinizde süslü gösterildi ve (onlar hakkında)kötü zan ile zanda bulundunuz ve helâk(e müstehak) olmuş bir topluluk oldunuz!” ﴾12﴿ Hâlbuki kim Allah'a ve Resûlüne îmân etmezse, hiç şübhesiz ki biz, o kâfirler için alevli bir ateş hazırlamışızdır. ﴾13﴿ Hem göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. (O,) dilediğine (kendi lütfundan) mağfiret eder, dilediğine de (hak ettiği üzere) azâb eder. Ve Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm(çok merhamet eden)dir. ﴾14﴿ O geri bırakılanlar, (siz Hayber'deki) ganîmetleri almak için gittiğiniz zaman: “Bizi bırakın da peşinizden gelelim!” diyecektir. (Onlar) Allah'ın kelâmını değiştirmek istiyorlar. De ki: “(Siz) aslâ peşimizden gelmeyeceksiniz; Allah, hakkınızda daha önce böyle buyurmuştur!” Bunun üzerine (onlar): “Hayır! (Siz) bizi kıskanıyorsunuz!” diyeceklerdir. Bil'akis (onlar), ancak pek az anlıyorlar. ﴾15﴿
سُورَةُ الْفَتْحِ
< ٥١١ >
الجزء٢٦
اِنَّ الَّذ۪ينَ يُبَايِعُونَكَ اِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللّٰهَۜ يَدُ اللّٰهِ فَوْقَ اَيْد۪يهِمْۚ فَمَنْ نَكَثَ فَاِنَّمَا يَنْكُثُ عَلٰى نَفْسِه۪ۚ وَمَنْ اَوْفٰى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللّٰهَ فَسَيُؤْت۪يهِ اَجْرًا عَظ۪يمًا۟ ﴿١٠﴾ سَيَقُولُ لَكَ الْمُخَلَّفُونَ مِنَ الْاَعْرَابِ شَغَلَتْنَٓا اَمْوَالُنَا وَاَهْلُونَا فَاسْتَغْفِرْ لَنَاۚ يَقُولُونَ بِاَلْسِنَتِهِمْ مَا لَيْسَ ف۪ي قُلُوبِهِمْۜ قُلْ فَمَنْ يَمْلِكُ لَكُمْ مِنَ اللّٰهِ شَيْـًٔا اِنْ اَرَادَ بِكُمْ ضَرًّا اَوْ اَرَادَ بِكُمْ نَفْعًاۜ بَلْ كَانَ اللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرًا ﴿١١﴾ بَلْ ظَنَنْتُمْ اَنْ لَنْ يَنْقَلِبَ الرَّسُولُ وَالْمُؤْمِنُونَ اِلٰٓى اَهْل۪يهِمْ اَبَدًا وَزُيِّنَ ذٰلِكَ ف۪ي قُلُوبِكُمْ وَظَنَنْتُمْ ظَنَّ السَّوْءِۚ وَكُنْتُمْ قَوْمًا بُورًا ﴿١٢﴾ وَمَنْ لَمْ يُؤْمِنْ بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ فَاِنَّٓا اَعْتَدْنَا لِلْكَافِر۪ينَ سَع۪يرًا ﴿١٣﴾ وَلِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ يَغْفِرُ لِمَنْ يَشَٓاءُ وَيُعَذِّبُ مَنْ يَشَٓاءُۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُورًا رَح۪يمًا ﴿١٤﴾ سَيَقُولُ الْمُخَلَّفُونَ اِذَا انْطَلَقْتُمْ اِلٰى مَغَانِمَ لِتَأْخُذُوهَا ذَرُونَا نَتَّبِعْكُمْۚ يُر۪يدُونَ اَنْ يُبَدِّلُوا كَلَامَ اللّٰهِۜ قُلْ لَنْ تَتَّبِعُونَا كَذٰلِكُمْ قَالَ اللّٰهُ مِنْ قَبْلُۚ فَسَيَقُولُونَ بَلْ تَحْسُدُونَنَاۜ بَلْ كَانُوا لَا يَفْقَهُونَ اِلَّا قَل۪يلًا ﴿١٥﴾

Önceki Sonraki


logo