(Kıyamet günü) insanlar bir araya getirildikleri zaman, putlar kendilerine ibadet edenlere düşman olurlar; ve ibadetlerini inkâr ederler. ﴾6﴿
Onlara açık ve parlak olarak ayetlerimiz okunduğu zaman, o kâfirler, kendilerine hak olan o ayetler gelince, dediler ki: “- Bu açık bir sihirdir.” ﴾7﴿
Yahud: “-Kur'an'ı kendisi uydurdu.” derler. (Ey Rasûlüm), de ki: Eğer ben onu uydurdumsa, siz beni Allah'dan kurtaracak hiç bir şeye sahib olamazsınız; O, sizin içine dalıb durduğunuz (Kur'an'a dair) itirafları çok iyi bilir. Benimle sizin aranızda şahid olarak O yeter. O, Gafûr'dur = mağfireti boldur, Rahîm'dir = çok merhametlidir. ﴾8﴿
(Ey Rasûlüm, onlara) de ki: “- Ben peygamberler içinden bir türedi değilim. Bana ve size (dünya ve ahirette bütün tafsilatı ile) ne yapılacağını da bilmiyorum, (gaybi Allah bilir); ancak bana gönderilen vahye uyuyorum. Ben sırf (Allah'ın azabından) korkutan bir peygamberim. ﴾9﴿
(Yahudi'lere) de ki: “- Şunu iyice düşünüb bana haber verin: Eğer bu Kur'an Allah tarafından gönderilmiş de, siz onu inkâr ettinizse ve İsraîloğullarından bir şahid, Kur'an'ın (Tevhid esaslarında) benzerine (Tevrat'a ve ondaki manalara dayanarak) şahidlik edib iman getirdi de siz kibirlendinizse, (artık zalimler değil misiniz)? Şübhe yok ki Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.” ﴾10﴿
Bir de kâfirler, iman edenler hakkında şöyle dediler: “- Eğer o (Peygamberin dini) hayır olsaydı, bizden evvel (fakirler ve biçareler) ona koşmazlardı.” Böyle demekle, maksadlarına erişemeyince de; (Ku'an'ı inkâr etmek için) şöyle diyecekler: “- bu Kur'an eski bir yalandır.” ﴾11﴿
Kur'an'dan önce de, bir rehber ve bir rahmet olduğu halde Mûsa'nın kitabı (Tevrat) vardı. İşte bu (Kur'an) da, zalimleri korkutmak ve müminleri müjdelemek için Arabca bir dille (gönderilen ve tevhid esaslarında Tevrat'ı) tasdik eden bir kitabdır. ﴾12﴿
“Rabbimiz Allah'dır.” deyib, sonra (dinin hükümlerine uyarak) doğru gidenler (var ya), onlara bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmıyacaklardır. ﴾13﴿
Onlar cennet'liktirler. İşledikleri amellere mükâfat olarak orada ebedi kalacaklardır. ﴾14﴿