# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ قُرْءٰنًا عَرَبِيًّا لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | İnnâ enzelnâhu kur-ânen ‘arabiyyen le’allekum ta’kilûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Hiç şüphesiz biz o kitâbı, düşünüp anlamanız için Arapça bir Kur’an olarak indirdik. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Anlayasınız diye biz onu Arapça bir Kur'an olarak indirdik. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Biz onu, anlayasınız diye, Arapça bir Kuran olarak indirdik. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Biz onu, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur’an olarak indirdik. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Muhakkak ki, biz onu anlayasınız diye Arapça bir kitap olarak indirdik. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Biz onu bir Kur'an olmak üzere Arabî olarak indirdik, gerek ki akıl irdiresiniz |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Hakıykat biz onu, (manâsına) akıl erdiresiniz diye, Arabca bir Kur'an olarak indirdik. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Şübhesiz ki biz onu, anlayasınız diye, Arabca bir Kur'ân olarak indirdik. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Biz, bu kitabı anlayasınız diye, Arapça bir Kur'ân olarak indirdik. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Şüphe yok ki, Biz onu bir Arapça Kur'an olarak indirdik. Umulur ki, siz güzelce anlarsınız. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Akıl edesiniz diye, Biz onu Arapça bir Kur'ân olarak indirdik. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | We have sent it down as an Arabic Qur´an, in order that ye may learn wisdom. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Yusuf Sûresi 2. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...