# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَجَٓاءَ مِنْ اَقْصَا الْمَد۪ينَةِ رَجُلٌ يَسْعٰى قَالَ يَا قَوْمِ اتَّبِعُوا الْمُرْسَل۪ينَۙ | |
Türkçe Okunuşu * | Vecâe min aksâ-lmedîneti raculun yes’â kâle yâ kavmi-ttebi’û-lmurselîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Derken, şehrin tâ öbür ucundan bir adam koşarak geldi. Ayağının tozuyla şunu söyledi: “Ey kavmim! Gelin, bu elçilere uyun!” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Derken şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. «Ey kavmim! dedi, bu elçilere uyunuz!» |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Şehrin öbür ucundan koşarak bir adam gelmiş ve şöyle demişti: "Ey Milletim! Gönderilen elçilere uyun." |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi: “Ey kavmim! Bu elçilere uyun.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | O sırada şehrin ta ucundan bir adam koşarak geldi ve: "Ey kavmim! Uyun o elçilere!" |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | O esnada şehrin tâ ucundan bir er koşarak geldi, ey hemşerilerim: dedi: uyun o gönderilen Resullere |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | O şehrin en uc (kenar) ından koşarak bir adam geldi. «Ey kavmim, dedi, uyun o gönderilmiş olanlara». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Derken şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi; dedi ki: “Ey kavmim! (Bu)elçilere uyun!” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | (O esnada, elçilerin geldiğini haber alan ve Allah'a ibadet etmekte olan) bir adam (Habîbü'n-Neccar), şehrin tâ ucundan koşarak geldi (ve şöyle) dedi: “- Ey kavmim, uyun bu gönderilen elçilere; |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | O şehrin en uzak bir tarafından bir er, koşar bir halde geldi. Dedi ki: «Ey kavmim! O gönderilmiş olanlara tâbi olun.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | Derken şehrin uzak tarafından bir adam koşarak geldi. “Ey kavmim,” dedi. “Elçilere uyun. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Then there came running, from the farthest part of the City, a man, saying, "O my people! Obey the messengers: |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Yâsin Sûresi 20. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...