# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | فَقَرَاَهُ عَلَيْهِمْ مَا كَانُوا بِه۪ مُؤْمِن۪ينَۜ | |
Türkçe Okunuşu * | Fekaraehu ‘aleyhim mâ kânû bihi mu/minîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | O da bunu kendilerine okusaydı, yine de bir bahane bulup ona inanmazlardı. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 198, 199. Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu onlara o okusaydı, yine ona iman etmezlerdi. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 198,199. Biz Kuran'ı Arapça bilmeyen kimselerden birine indirseydik de o bunları okusaydı yine de ona inanmazlardı. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | 198,199. Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik ve o da bunu kendilerine okusaydı, yine buna inanmazlardı. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | 198,199. Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik de, bunu o okusaydı, yine de ona iman etmezlerdi. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | o kendilerine kıraet etse idi yine iyman etmiyeceklerdi |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | onlara karşı bunu okusaydı yîne buna îman edici kimseler değillerdi onlar. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | 198,199. Eğer onu Arabca bilmeyen kimselerden birine indirseydik de, (o kimse) onu onlara (Mekkeli müşriklere) okusaydı, (yine de) ona îmân eden kimseler olmazlardı! |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Onu Kureyş kâfirleri üzerine okusaydı, yine iman etmiyeceklerdi. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Artık onu onlara karşı okuyacak olsa idi ona imân edenler olmuş olmazlardı. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Ve onu bu yabancı kimse kendilerine okusaydı, yine inanmazlardı. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | And had he recited it to them, they would not have believed in it. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Şuarâ Sûresi 199. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...