# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | قَدْ صَدَّقْتَ الرُّءْيَاۚ اِنَّا كَذٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِن۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | Kad saddekte-rru/yâ(c) innâ keżâlike neczî-lmuhsinîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | “Gerçekten sen gördüğün rüYanin gereğini yerine getirdin. Biz, iyilik eden ve işini güzel yapanları işte böyle mükâfatlandırırız.” |
2. | Diyanet Vakfı Meali | 103, 104, 105, 106. Her ikisi de teslim olup, onu alnı üzerine yatırınca: Ey İbrahim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle mükâfatlandırırız. Bu, gerçekten, çok açık bir imtihandır, diye seslendik. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | 103,104,105. Böylece ikisi de Allah' a teslimiyet gösterip, babası oğlunu alnı üzerine yatırınca Biz: "Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın; işte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız" diye seslendik. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | “Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.” |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | "Rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz ki, biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız." |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ru'yayı gerçek tasdık eyledin, biz böyle mükâfat ederiz işte muhsinlere |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | 104,105. Biz ona: «Yâ Ibrâhîm, rü'yâna sadâkat gösterdin. Şübhesiz ki biz iyi hareket edenleri böyle mükâfatlandırırız» diye nida etdik. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | 103,104,105,106. Böylece (ikisi de) teslîm olup (İbrâhîm) onu alnının bir tarafı (yere gelecek şekilde, yanı) üzerine yere yatırınca, artık ona: “Ey İbrâhîm! Hakikaten rüyâya sadâkat gösterdin! İşte biz iyilik edenleri böyle mükâfâtlandırırız. Şübhesiz ki bu, gerçekten apaçık bir imtihandır!” diye seslendik. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Gerçekten rüyana sadakat gösterdin. Şüphe yok ki biz, güzel amel işliyenleri işte böyle mükafatlandırırız.” |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | «Sen muhakkak rüyâyı tasdik ettin. Biz böylece muhakkak muhsinleri mükâfaatlandırırız.» |
11. | Ümit Şimşek Meali | “Sen rüyana sadakat gösterdin. İşte Biz iyi kulluk edenleri böyle ödüllendiririz.” |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | "Thou hast already fulfilled the vision!" - thus indeed do We reward those who do right. |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Sâffât Sûresi 105. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...