Mü'minûn Sûresi 102. Ayet Tefsiri


102 / 118


Mü'minûn Sûresi Hakkında

Mü’minûn sûresi Mekke’de inmiştir. 118 âyettir. İsmini ilk âyette geçen الْمُؤْمِنُونَ (el-Mü’minûn) kelimesinden alır. Mushaf tertîbine göre 23, iniş sırasına göre 74. sûredir.

Mü'minûn Sûresi Konusu

Mekke döneminin sonlarına doğru indiği anlaşılan sûre, ebedî kurtuluşa erecek mü’minlerin vasıflarının tanıtımıyla başlar. İnsanı, önce kendi esrarengiz yaratılışı, sonra da yedi kat gök, belli ölçülerde yağıp canlıların ihtiyacı için yerde depolanan yağmur, onunla neşv ü nemâ bulan bitkiler ve kendilerinden faydalandığımız hayvanlar üzerinde tefekküre davet eder. Önceki peygamberlerin kavimleriyle mücâdeleleri ve neticede peygamberlerin kurtulup inkârcı toplumların helak edilişi, Resûlullah (s.a.s.)’i teselli ve münkirleri tehdit sadedinde hatırlatılır. Nübüvvet, tevhid ve âhiret esaslarına vurgu yapılarak; mizanda tartısı ağır gelenlerin mutlu sonlarına, tartısı hafif gelenlerin ise hüzün, hasret ve pişmanlık dolu acı hallerine temas edilerek sûre sona erdirilir. 

Mü'minûn Sûresi Nuzül Sebebi

         Mushaftaki sıralamada yirmi üçüncü, iniş sırasına göre yetmiş dördüncü sûredir. Enbiyâ sûresinden sonra, Secde sûresinden önce Mekke’de inmiştir.

Mü'minûn Sûresi Fazileti

Hz. Ömer’den rivayet edilen bir hadise göre Resûlullah, bir ara olağan üstü vahiy hallerinden birini yaşarken kıbleye dönüp ellerini kaldırarak, “Allahım! Bize nimetini arttır, eksiltme; bizi onurlandır, alçaltma; bize ihsan et, mahrum etme; bizi seçkin kıl (düşmanlarımıza karşı) zayıf duruma düşürme; bizden hoşnut ol ve bizi senden hoşnut kıl!” diye dua ettikten sonra, “Şu anda bana on âyet indi; kim bu âyetlerin gereğini yaparsa cennete girecektir” buyurmuş, ardından da bu sûrenin ilk on âyetini okumuştur (Müsned I, 34).1 – 11

TEFSİR:

İsrâfil (a.s.) birinci kez sura üfleyince herkes ölecek ve kıyamet kopacak; ikinci kez üflediğinde ise herkes dirilip mahşer yerine toplanacaktır. İşte burada insanlar kendi derdine düşecek; dünyada olduğu gibi nesebin, akrabalığın, soyun ve sopun hiçbir faydası olmayacaktır. Hatta insan, belki kendinden bir hak talep ederler korkusuyla en yakınlarından bile kaçacaktır. Allah Teâlâ buyurur:

“O gün insan kaçar kardeşinden, annesinden, babasından, karısından ve oğullarından! O gün onlardan her birinin başından aşkın bir işi, kendine yetecek bir derdi ve belâsı vardır.” (Abese 80/34-37)

Hatta kaçmak bir tarafa, günahkâr insan kendini azaptan kurtarabilmek için en yakınlarını fidye vermek isteyecektir. Bu durum, âyet-i kerîmelerde şöyle haber verilir:

“Öyle ki, o günün dehşetinden dost dostun hâlini sormaz. Oysa onlar birbirlerine de gösterilirler. Fakat inkârcı suçlu ister ki, mümkün olsa da o günün azabından kurtulmak için fidye olarak verse oğullarını! Eşini, kardeşini! Kendisine kol kanat geren bütün sülâlesini! Yeryüzünde kim varsa hepsini! Bunları verse de, sonra kurtarsa kendisini!” (Meâric 70/10-14)

Bu çetin günde ve böyle bir hengâmede kimse kimsenin ne hâlini, ne de nesebini sormaya mecal bulabilecektir. Çünkü herkes kendi derdiyle meşguldür. Sonra ameller tartılacak; sevapları fazla gelenler kurtulacak; sevapları hafif gelenler ise kendilerine yazık etmiş olarak cehenneme girecek ve ebedî hüsrâna uğrayacaklardır.

Burada onların cehennemdeki hallerinden korkunç ve iğrenç bir manzara arzedilir. Ateşin yakmasıyla yüzlerinin, dudaklarının ve dişlerinin alacağı durum resmedilir. اَلْكَلُوحُ (kelûh), iki dudağın büzüşüp dişlerden uzaklaşması mânasına gelir. اَلْكَالِحُ (kâlih) ise derisi soyulmuş, dişleri ve çene kemikleri açığa çıkmış yüz demektir. Nitekim Allah Resûlü (s.a.s.) şöyle buyurur:

“Ateş onu yakacak ve üst dudağı başının ortasına varıncaya kadar geri çekilecek, alt dudağı ise göbeğine değinceye kadar gevşeyecektir.” (Tirmizî, Cehennem 5)

O gün kâfirlerin ve zâlimlerin pişmanlıkları arttıkça artacak, bunları ilâhî azarlar takip edecektir:

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-68-ayeti-ne-anlatiyor-195024-m.jpg
Enâm Suresinin 68. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-59-ayeti-ne-anlatiyor-195002-m.jpg
Enâm Suresinin 59. Ayeti Ne Anlatıyor?

En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/kaf-suresinin-tefsiri-195001-m.jpg
Kaf Suresinin Tefsiri

Kâf sûresi Mekke’de nâzil olmuştur. 45 âyettir. İsmini 1. âyette geçen ق (Kāf) harfinden alır. Resmî tertîbe göre 50, iniş sırasına göre 34. sûredir. ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2020/03/yasin-suresinin-okunusu-ve-anlami-171428-m.jpg
Yasin Suresinin Okunuşu ve Anlamı

Yasin suresi Mekke’de nazil olmuştur. 83 ayettir. İsmini birinci ayette geçen يٰسٓ (Yasin) kelimesinden alır. Resmî sıralamada 36, nüzul (İniş) sırası ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/enam-suresinin-46-ayeti-ne-anlatiyor-194995-m.jpg
Enam Suresinin 46. Ayeti Ne Anlatıyor?

Ayet-i kerimede buyrulur: قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ اَخَذَ اللّٰهُ سَمْعَكُمْ وَاَبْصَارَكُمْ وَخَتَمَ عَلٰى قُلُوبِكُمْ مَنْ اِلٰهٌ غَيْرُ اللّٰهِ يَأ ...


https://www.islamveihsan.com/wp-content/uploads/2024/04/hz-ibrahim-as-ile-ilgili-ayetler-194966-m.jpg
Hz. İbrahim (a.s.) ile İlgili Ayetler

İbrâhim Âleyhisselâm; Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâm’ın müştereken kabul ettiği büyük peygamberdir. Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim’den (a.s.) birçok ...