# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ اِدْر۪يسَۘ اِنَّهُ كَانَ صِدّ۪يقًا نَبِيًّاۗ | |
Türkçe Okunuşu * | Veżkur fî-lkitâbi idrîs(e)(c) innehu kâne siddîkan nebiyyâ(n) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Rasûlüm! Kitapta İdrîs’in kıssasını da anlat. Şüphesiz o özü sözü doğru bir peygamberdi. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Kitapta İdris'i de an. Hakikaten o, pek doğru bir insan, bir peygamberdi. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Kitap'da İdris'i de zikret, çünkü o dosdoğru bir peygamberdi. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Kitap’ta İdris’i de an. Şüphesiz o, doğru sözlü bir kimse, bir nebî idi. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Kitapta İdris'i de an; çünkü o, çok sadık (özü, sözü pek doğru) bir peygamberdi. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Kitabda İdrisi de an, çünkü o bir sıddık, bir Peygamber idi |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Kitabda İdrîsi de an. Çünkü o çok saadık bir peygamberdi. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | (Ey Resûlüm!) Kitab'da İdrîs'i de an! Çünki o, çok doğru bir kimse, bir peygamber idi. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Kitabta İdrîs'i de an; çünkü o, çok sadık bir Peygamberdi. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve kitapta İdris'i de zikret. Şüphe yok ki o, bir sıddık, bir peygamber idi. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Kitapta İdris'i de an. O da özü sözü doğru bir peygamberdi. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Also mention in the Book the case of Idris: He was a man of truth (and sincerity), (and) a prophet: |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Meryem Sûresi 56. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...