# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | وَاَرَادُوا بِه۪ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْاَخْسَر۪ينَۚ | |
Türkçe Okunuşu * | Veerâdû bihi keyden fece’alnâhumu-l-aḣserîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Evet, bu zâlimler İbrâhim’i tuzağa düşürmek istediler; fakat biz onları daha fazla zarara uğrattık. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Böylece ona bir tuzak kurmak istediler; fakat biz onları, daha çok hüsrana uğrayanlar durumuna soktuk. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Ona düzen kurmak istediler, fakat Biz onları hüsrana uğrattık. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Ona böyle bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz onları en çok zarar edenler durumuna düşürdük. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Ona düzen kurmak istediler, fakat biz kendilerini daha fazla hüsrana uğrattık. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Ona bir dolab kurmak istediler, biz de daha ziyade kendilerini husrâna düşürdük |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Ona (böyle) bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz kendilerini daha ziyâde hüsrana düşenler (den) kıldık. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Böylece ona bir tuzak kurmak istediler; fakat kendilerini daha çok hüsrâna uğrayanlar kıldık. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | İbrâhîm'e bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz, kendilerini daha ziyade hüsrana düşürdük. (üzerlerine sinek musallat ederek onları helâk ettik). |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Ve O'na bir hud'ada bulunmak istediler. Biz de onları ziyâde hüsrâna uğramış kimseler kıldık. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Onlar İbrahim'i tuzağa düşürmek istediler; Biz ise onları hüsranın en büyüğüne attık. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | Then they sought a stratagem against him: but We made them the ones that lost most! |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Enbiyâ Sûresi 70. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Ayet-i kerimede buyrulur: اَلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُٓوا ا۪يمَانَهُمْ بِظُلْمٍ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمُ الْاَمْنُ وَهُمْ مُهْتَدُونَ۟ İman edip ...
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...