# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | لِكُلِّ نَبَاٍ مُسْتَقَرٌّۘ وَسَوْفَ تَعْلَمُونَ | |
Türkçe Okunuşu * | Likulli nebe-in mustekarr(un)(c) vesevfe ta’lemûn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Verilen her haberin gerçekleşeceği belirli bir zaman vardır. Gün gelecek siz de bunu bileceksiniz. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Her haberin gerçekleşeceği bir zaman vardır. Yakında siz de gerçeği bileceksiniz. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Her haberin gerçekleşeceği bir zaman vardır ki siz onu yakında bileceksiniz. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Her haberin gerçekleşeceği bir zamanı vardır. İleride bileceksiniz. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Her haberin kararlaştırılmış bir zamanı vardır, siz de onu yakında bileceksiniz. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Her haberin mukarrer bir zamanı var, artık ileride bilirsiniz |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | «Her bir haberin kararlaşmış bir zamanı vardır. Siz de yakında öğrenirsiniz». |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | “Her haberin kararlaşacağı (vuku' bulacağı) bir zaman vardır. Ve ileride bileceksiniz!” |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Kur'an'daki her haberin tahakkuk edeceği muayyen bir zamanı var. Artık yakında öğrenirsiniz. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Her bir haberin bir mukarrer zamanı vardır. Ve yakında bilirsiniz. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Her haberin bir vakti vardır; yakında onlar da öğrenecekler. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | For every message is a limit of time, and soon shall ye know it." |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. En'âm Sûresi 67. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...