# | Meal | Ayet |
---|---|---|
Arapça | اَلَّذ۪ينَ كَذَّبُوا شُعَيْبًا كَاَنْ لَمْ يَغْنَوْا ف۪يهَاۚۛ اَلَّذ۪ينَ كَذَّبُوا شُعَيْبًا كَانُوا هُمُ الْخَاسِر۪ينَ | |
Türkçe Okunuşu * | Elleżîne keżżebû şu’ayben keen lem yaġnev fîhâ(c) elleżîne keżżebû şu’ayben kânû humu-lḣâsirîn(e) | |
1. | Ömer Çelik Meali | Şuayb’ı yalanlayanlar, sanki orada hiç yaşamamış gibiydi. Asıl zarara uğrayanlar, Şuayb’ı yalanlayanlar oldu. |
2. | Diyanet Vakfı Meali | Şuayb'ı yalanlayanlar sanki yurtlarında hiç oturmamış gibiydiler. Asıl ziyana uğrayanlar Şuayb'ı yalanlayanların kendileridir. |
3. | Diyanet İşleri (Eski) Meali | Şuayb'ı yalanlayanlar, yurtlarında sanki hiç yaşamamışlar gibi oldular, izleri bile kalmadı. Mahvolanlar, Şuayb'ı yalanlayanlar oldu. |
4. | Diyanet İşleri (Yeni) Meali | Şu’ayb’ı yalanlayanlar sanki orada hiç yaşamamışlardı. Şu’ayb’ı yalanlayanlar var ya, asıl ziyana uğrayanlar onlar oldu. |
5. | Elmalılı Hamdi Yazır Meali | Şu'ayb'ı yalanlayanlar, sanki yurtlarında hiç şenlik tutmamış gibi oldular. Şu'ayb'ı yalanlayanlar var ya işte ziyana uğrayanlar, onlar oldular. |
6. | Elmalılı Meali (Orjinal) Meali | Şuaybı tekzib edenler sanki orada bir şenlik tutmamışlardı, Şuaybı tekzib edenler, husrane düşenler onlar olmuşlardı |
7. | Hasan Basri Çantay Meali | Şuaybı yalanlayanlar zâten (yurdlarında) oturmuşlar gibi oldular. Şuaybı yalanlayanlardır ki en büyük zarara uğrayanlar onlar olmuşlardır. |
8. | Hayrat Neşriyat Meali | Şuayb'ı yalanlayanlar sanki orada hiç oturmamışlardı! (Evet!) Şuayb'ı yalanlayanlar, kendileri hüsrâna uğrayanlar oldular. |
9. | Ali Fikri Yavuz Meali | Şuayb'ı tekzip edenler, sanki evlerinde bir şenlik tutmamışlardı. Şuayb'ı yalanlıyanlardır ki, onlar ziyan görenler olmuşlardır. |
10. | Ömer Nasuhi Bilmen Meali | Şuayb'ı tekzîp edenler, sanki orada hiç kalmamışlar gibi oldular. Şuayb'i yalanlayanlardır ki, en büyük zarara uğrayanlar onlar olmuşlardır. |
11. | Ümit Şimşek Meali | Şuayb'ı yalanlayanlar, sanki orada hiç yaşamamış gibiydi. Asıl ziyan edenler, Şuayb'ı yalanlayanlar oldu. |
12. | Yusuf Ali (English) Meali | The men who reject Shu´aib became as if they had never been in the homes where they had flourished: the men who rejected Shu´aib - it was they who were ruined! |
Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin tam mânâsı ile anlaşılması mümkün olmayabilir. Ayetlerin izahı için mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. A'râf Sûresi 92. ayetinin tefsiri için tıklayınız |
||
* | Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir. |
Şifa; deva demektir. Şifa; insanın hastalıktan kurtulması, sıhhat bulması, iyilik bulması anlamlarına gelir. Peki hastalara ne şifa olur? KUR’AN’DA G ...
Vakıa Suresi Mekke’de nâzil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve “hâdise, olay” gibi mânalara gelen birinci âyetteki (vâk ...
Ayet-i kerimede buyrulur: اِنّ۪ي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذ۪ي فَطَرَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ حَن۪يفًا وَمَٓا اَنَا۬ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَۚ Ben hakka ...
Ayet-i kerimede şöyle buyrulur: وَاَنْ اَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاتَّقُوهُۜ وَهُوَ الَّذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ Bir de bize, “Namazı dosdoğru kılın v ...
En‘âm suresinin 68. ayetinde buyrulur: وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِ ...
En‘âm suresinin 59. ayetinde buyrulur: وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَٓا اِلَّا هُوَۜ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِۜ وَمَا ت ...